🎨 Araf Suresi 103 155 Ayet Meali

Bizimve­li­miz sen­sin, bizi ba­ğış­la ve bize mer­ha­met et. Sen ba­ğış­la­yan­la­rın en iyi­si­sin." Sonra Bizim be­lir­le­di­ği­miz bir vakit (ve yere) gel­mek (ve ba­ğış­lan­ma için dua etmek üzere) halkı için­den yet­miş adam seçti. Ve işte o zaman on­la­rı bir sar­sın­tı ya­ka­la­dı 155. Musa, tayin edilen randevu için kavminden yetmiş kişiyi seçmişti. (“Allah’ı açıktan görmeden iman etmeyiz.” sözlerine ceza olarak) onları şiddetli bir sarsıntı yakalayınca demişti ki: “Rabbim! Dileseydin bundan önce bunları da beni de helak ederdin. İçimizdeki sefihlerin/kıt akıllıların yaptığından dolayı bizi helak mı edeceksin? ArafSuresi Türkçe Okunuşu Arapça Yazılışı ve Meali. Kur’ân-ı kerîmin yedinci sûresi. Sâd sûresinden sonra, Cin sûresinden önce nâzil olmuştur. A’râf sûresi, Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi). 206 âyet-i kerîmedir. 46’dan 50’ye kadar olan âyet-i kerîmelerde A’râf’da bulunanlardan bahsedildiği için 1) (1) Bu harfler ile ilgili olarak Bakara sûresinin ilk âyetinin dipnotuna bakınız. 2. Bu, sana, kendisiyle (insanları) uyarman için ve mü'minlere öğüt olarak indirilmiş bir kitaptır. Artık ondan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın. (2) Maidesuresi meali, tefsiri, Ayetlerin ayetler ile açıklandığı fıtrat kitabı Kur'an- ı Kerim meali - Süleymaniye Vakfı bundan sonraki ayetler ve Haşr Suresinin ilk ayetleri ile birlikte okursak, Yunus 10/103, Rum 30/47, Mümin 40/51, Muhammed 47/7, "O vefalı kullarının canını korur; kötülerin elinden onları Artıko tek bir haykırıştır. 1 O zaman neyin ne olduğunu görecekler. 1- Uyulması zorunlu bir sesleniş. İşte o, yalnızca bir tek çığlıktan ibarettir; artık kendileri (diriltilmiş olarak) bakıp duruyorlar. (19,20) Artık o zorlu bir haykırıştan ibarettir. Dileseydinonları da beni de bundan önce helâk ederdin. Şimdi içimizden birtakım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helâk mı edeceksin? Bu, sırf senin bir imtihanındır. Onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğruya iletirsin. Sen, bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen, bağışlayanların en hayırlısısın” dedi. GVXj. A'râf Sûresi 103. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Fazileti A'râf Sûresi Hakkında Arâf sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 206 âyettir. İbretli “Ashâb-ı sebt” kıssasını anlatan 163-170. âyetlerin Medine’de indiğine dair rivayetler vardır. Mushaf tertibine göre 7, iniş sırasına göre 39. sûredir. İsmini 46 ve 48. âyetlerde geçen اَلأعْرَافُ Arâf kelimesinden alır. “Arâf ”, cennetle cehennem arasında bulunan yerin ismidir. Bu sûrenin ayrıca اَلْم۪يثَاقُ Mîsâk ve اَلْم۪يقَاتُ Mîkat diye isimleri olmasına rağmen daha çok “Arâf ” ismiyle anılmıştır. A'râf Sûresi Konusu Arâf sûresi, hacmine uygun genişlikte ele aldığı Hz. Âdem, Hz. Nûh, Hz. Hud, Hz. Sâlih, Hz. Şuayb ve Hz. Mûsâ kıssaları çerçevesinde Peygamberimiz Hz. Muhammed Efendimiz’in getirdiği Kur’an’ın gerçek bir kitap olduğunu, ona iman ve itaatin gerekli olduğunu; çünkü âhiretin, hesabın, cennet ve cehennemin kaçınılması imkânsız bir akıbet olduğunu son derece tesirli misallerle ve ibretli tablolarla beyân eder. Ehl-i kitaba da yer yer atıflarda bulunarak, Hz. Muhammed sadece Araplara gönderilmiş bir peygamber olmadığını, onun tebliğinin kıyamete kadar bütün insanlığı içine aldığını vurgular. Resûlullah ve ona inananlara da, İslâm’ı tebliğ ederken dikkat etmeleri gereken hususları hatırlatır. Özellikle din düşmanlarının tahriklerine karşı sabırlı ve tahammüllü olmalarını; hissî davranıp hedeflerine zarar verecek herhangi bir yanlış adım atmamalarını öğütler. A'râf Sûresi Nuzül Sebebi Mushaftaki sıralamada 7., iniş sırasına göre 39. sûredir. Sâd sûresinden sonra, Cin sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. 163-170. âyetlerinin Medine’de indiği de rivayet edilir. Âyet sayısı itibariyle Mekke’de inen sûrelerin en uzunudur, Kur’an’da da en uzun sûrelerin üçüncüsüdür. Bu sebeple “es-sebu’t-tıvâl” yedi uzun sûre arasında gösterilir. Ayrıca Enâm sûresiyle birlikte “iki uzun sûre” diye de anılır İbn Âşûr, VIII/2, s. 5-6. A'râf Sûresi Fazileti Rivayete göre Allah Resûlü Arâf sûresini ikiye bölerek akşam namazında tilâvet etmiştir. Buhârî, Ezan 98; Nesâî, İftitah 67 ثُمَّ بَعَثْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ مُوسٰى بِاٰيَاتِنَٓا اِلٰى فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِه۪ فَظَلَمُوا بِهَاۚ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِد۪ينَ ﴿١٠٣﴾ Karşılaştır 103 Sonra adı geçen peygamberlerin ardından Mûsâ’yı mûcizele­rimizle Firavun’a ve onun önde gelen yöneticilerine gönderdik; fakat onlar da diğerleri gibi, emrimizi tutmayıp âyetlerimize karşı zâlimce bir tutum sergilediler. Bir defa daha gör ki, o bozguncuların sonları nasıl oldu! TEFSİR Allah Teâlâ Hz. Mûsâ’yı bir kısım mûcizelerle Firavun ve kavmine peygamber olarak göndermiştir. Onun risâleti gönderildiği kavmin tümüne şâmil iken bk. Neml 27/12 burada özellikle “Firavun ve onun önde gelen yöneticilerine gönderdik” Arâf 7/103 buyurulması, bunların işleri sevk ve idarede asıl, geri kalanların ise her konuda onlara tabi olması sebebiyledir. اَلْمَلَأ mele’ daha önce de geçtiği üzere “bir fikir ve bir karar üzere bir araya gelip şekil ve görünüş itibariyle gözleri, kıymet ve ehemmiyet itibariyle gönülleri dolduran, aklı eren, sözü dinlenen heyet; bir toplumun önde gelenleri” demektir. Onlar ne derse, halk onu kabul eder ve peşinden giderler.“Firavun”, bir şahsın özel ismi değil, Amâlika kabilesinden Mısır ülkesinin başına geçen hükümdarlara verilen lakaptır. Nitekim o zamanlar İran hükümdarlarına “Kisrâ”, Rum meliklerine “Kayser”, Habeşistan krallarına da “Necâşî” Mûsâ’nın gösterdiği dokuz mühim mûcize vardır. bk. İsrâ 17/101; Neml 27/12 Bunlar; asâ, beyaz el, kıtlık yılları, ürünlerin azaltılması, tufan, çekirge, haşerât, kurbağalar ve kandır. Burada asa ve el mûcizelerinden söz edilmektedir. Diğerleri yeri geldikçe açıklanacaktır. Firavun ve önde gelen adamları, Hz. Mûsâ’nın gösterdiği mûcizeleri kabul etmediler, onları inkâr ederek en büyük zulmü işlemiş oldular. Böylece hak yoldan âyet bir girizgâh, bundan sonraki âyetler ise bunun tafsilatı olup, o fâsıkların başlarına neler geldiğini açıklamaktadır Kaynak Ömer Çelik Tefsiri ❬ Önceki Sonraki ❭ وَٱخْتَارَ مُوسَىٰ قَوْمَهُۥ سَبْعِينَ رَجُلًا لِّمِيقَٰتِنَا ۖ فَلَمَّآ أَخَذَتْهُمُ ٱلرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُم مِّن قَبْلُ وَإِيَّٰىَ ۖ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ ٱلسُّفَهَآءُ مِنَّآ ۖ إِنْ هِىَ إِلَّا فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَآءُ وَتَهْدِى مَن تَشَآءُ ۖ أَنتَ وَلِيُّنَا فَٱغْفِرْ لَنَا وَٱرْحَمْنَا ۖ وَأَنتَ خَيْرُ ٱلْغَٰفِرِينَ Vahtâra mûsâ kavmehu seb’îne raculen li mîkâtinâ, fe lemmâ ehazet humur recfetu kâle rabbi lev şi’te ehlektehum min kablu ve iyyâye, e tuhlikunâ bi mâ feales sufehâu minnâ, in hiye illâ fitnetukfitnetuke, tudıllu bihâ men teşâu ve tehdî men teşâu ente veliyyunâ fâgfirlenâ verhamnâ ve ente hayrûl gâfirîngâfirîne. Mûsâ, kavminden, belirlediğimiz yere gitmek için yetmiş adam seçti. Onları sarsıntı yakalayınca bayıldılar. Mûsâ, “Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de bundan önce helâk ederdin. Şimdi içimizden birtakım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helâk mı edeceksin? Bu, sırf senin bir imtihanındır. Onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğruya iletirsin. Sen, bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen, bağışlayanların en hayırlısısın” dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı Mûsâ, kavminden, belirlediğimiz yere gitmek için yetmiş adam seçti. Onları sarsıntı yakalayınca bayıldılar. Mûsâ, “Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de bundan önce helâk ederdin. Şimdi içimizden birtakım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helâk mı edeceksin? Bu, sırf senin bir imtihanındır. Onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğruya iletirsin. Sen, bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen, bağışlayanların en hayırlısısın” dedi. Diyanet Vakfı Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği günah yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin! Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Bir de Musa tayin ettiğimiz vakitte huzurumuzda bulunmak üzere kavminden yetmiş er seçmişti. Ne zaman ki bunları o sarsıntı yakaladı. Musa dedi ki Rabbim, dileseydin bunları ve beni daha önce helak ederdin. Şimdi bizi, içimizdeki o beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helak mı edeceksin? O da sırf Senin imtihanın; Sen bununla dilediğini sapıklığa bırakır, dilediğine hidayet kılarsın! Bizim velimiz Sensin; artık bizi bağışla, bize merhamet eyle; bağışlayanların en hayırlısı Sensin! Elmalılı Hamdi Yazır Bir de Musa, mîkatımız için tayin ettiğimiz vakitte tevbe için kavminden yetmiş erkek seçti. Ne zaman ki, bunları o sarsıntı yakaladı, işte o zaman Musa Rabbim! dedi, dileseydin bunları da, beni de daha önce helâk ederdin. Şimdi bizi, içimizdeki o beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helâk mi edeceksin? O iş de senin imtihanından başka bir şey değildi. Sen bu imtihanla dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirirsin. Bizim velimiz sensin. Artık bizi bağışla, merhamet et, sen bağışlayanların en hayırlısısın.» Ali Fikri Yavuz Mûsa, buzağıya tapan arkadaşlarından ötürü özür dilemek üzere tayin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları kuvvetli sarsıntı zelzele yakalayınca, Mûsa dedi ki! “- Ey Rabbim! Eğer dileseydin, bunları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki akılsızların yaptığı günahlar yüzünden bizi helâk mi edeceksin? Onların bu cahillikleri, ancak senin imtihan ve ihtiyarındır. Sen bu imtihanınla dilediğini sapıklığa bırakır, dilediğine hidayet verirsin; sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Bir de Musâ kavminden mikatımız için yetmiş er seçmişti, vaktâ ki bunları o sarsıntı yakaladı, rabbım, dedi dilese idin bunları ve beni daha evvel helâk ederdin, şimdi bizi içimizden o süfehanın ettikleriyle helâk mi edeceksin? O sırf senin fitnen, sen bununla dilediğini dalâlete bırakır, dilediğine hidayet kılarsın, sen bizim velimizsin, artık bize mağfiret buyur, merhamet buyur, sen ki hayrülgafirînsin Fizilal-il Kuran Musa belirlediğimiz buluşma için soydaşlarından yetmiş kişi seçti. Bunlar bir sarsıntıya tutulunca Musa dedi ki; Ey Rabbim, eğer dileseydin onları da beni de daha önce yokederdin. Aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi yok eder misin? Bu senin bir sınavından başka bir şey değildir. Bu sınav aracılığı ile dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim dostumuz, efendimizsin. O halde bizi bağışla, bize merhamet et, sen bağışlayıcıların en hayırlısısın.» Hasan Basri Çantay Musa, ta´yin etdiğimiz vakıtda tevbe için beraberinde götürmek üzere kavminden yetmiş adam ayırdı. Vaktaki onları müdhiş bir sarsıntı tuttu, dedi ki Yâ Rab, eğer dileseydin onları da, beni de daha evvel helak ederdin, içimizden bir takım beyinsizlerin işlediği günâh yüzünden hepimizi helak mı edeceksin? Zâten o da Senin imtihaanından başka bir şey değildi. Sen onunla kimi dilersen sapıklığa götürür, yine onunla kimi dilersen bunu da doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. O halde bizi yarlığa, bizi esirge. Sen yarlığayıcıların en hayırlısısın». İbni Kesir Musa, ta´yin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş kişi seçti. Onları titreme tutunca dedi ki Rabbım; dileseydin önce onalrı da helak ederdin, beni de. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin? Bu, Senin imtihanından başka birşey değildir. Onunla dilediğini dalalete düşürür, dilediğini de hidayete götürürsün. Sen, bizim dostumuzsun. O halde bizi bağışla, merhamet et bize. Sen bağışlayanların en hayırlısısın. Ömer Nasuhi Bilmen Ve Mûsa, kavminden yetmiş erkeği tayin ettiğimiz vakit için seçmişti. Vaktâ ki, onları saika yakaladı, dedi ki Yarabbi! Eğer dilese idin onları ve beni daha evvel helâk ederdin. Bizden birtakım sefihlerin yaptıkları şey sebebiyle bizi helâk eder misin? Bu ancak Senin bir imtihanındır, bununla dilediğini saptırırsın ve Sen dilediğini hidâyete kavuşturursun. Sen bizim velîmizsin, artık bize mağfiret buyur ve bize rahmet et ve Sen mağfiret edenlerin en hayırlısısın.» Tefhim-ul Kuran Musa belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip ayırdı. Bunları da ´dayanılmaz bir sarsıntı´ tutuverince, dedi ki Rabbim, eğer dileseydin, onları da, beni de daha önceden helak ederdin. Şimdi İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değildir. Onunla sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete eriştirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen bağışlayanların en hayırlısısın.» A'râf Suresi 103. ayeti ne anlatıyor? A'râf Suresi 103. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...A'râf Suresi 103. Ayetinin Arapçasıثُمَّ بَعَثْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ مُوسٰى بِاٰيَاتِنَٓا اِلٰى فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِه۪ فَظَلَمُوا بِهَاۚ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِد۪ينَ A'râf Suresi 103. Ayetinin Meali AnlamıSonra adı geçen peygamberlerin ardından Mûsâ’yı mûcizele­rimizle Firavun’a ve onun önde gelen yöneticilerine gönderdik; fakat onlar da diğerleri gibi, emrimizi tutmayıp âyetlerimize karşı zâlimce bir tutum sergilediler. Bir defa daha gör ki, o bozguncuların sonları nasıl oldu!A'râf Suresi 103. Ayetinin TefsiriAllah Teâlâ Hz. Mûsâ’yı bir kısım mûcizelerle Firavun ve kavmine peygamber olarak göndermiştir. Onun risâleti gönderildiği kavmin tümüne şâmil iken bk. Neml 27/12 burada özellikle “Firavun ve onun önde gelen yöneticilerine gönderdik” Arâf 7/103 buyurulması, bunların işleri sevk ve idarede asıl, geri kalanların ise her konuda onlara tabi olması sebebiyledir. اَلْمَلَأ mele’ daha önce de geçtiği üzere “bir fikir ve bir karar üzere bir araya gelip şekil ve görünüş itibariyle gözleri, kıymet ve ehemmiyet itibariyle gönülleri dolduran, aklı eren, sözü dinlenen heyet; bir toplumun önde gelenleri” demektir. Onlar ne derse, halk onu kabul eder ve peşinden giderler.“Firavun”, bir şahsın özel ismi değil, Amâlika kabilesinden Mısır ülkesinin başına geçen hükümdarlara verilen lakaptır. Nitekim o zamanlar İran hükümdarlarına “Kisrâ”, Rum meliklerine “Kayser”, Habeşistan krallarına da “Necâşî” Mûsâ’nın gösterdiği dokuz mühim mûcize vardır. bk. İsrâ 17/101; Neml 27/12 Bunlar; asâ, beyaz el, kıtlık yılları, ürünlerin azaltılması, tufan, çekirge, haşerât, kurbağalar ve kandır. Burada asa ve el mûcizelerinden söz edilmektedir. Diğerleri yeri geldikçe açıklanacaktır. Firavun ve önde gelen adamları, Hz. Mûsâ’nın gösterdiği mûcizeleri kabul etmediler, onları inkâr ederek en büyük zulmü işlemiş oldular. Böylece hak yoldan âyet bir girizgâh, bundan sonraki âyetler ise bunun tafsilatı olup, o fâsıkların başlarına neler geldiğini açıklamaktadırA'râf Suresi tefsiri için tıklayınız...Kaynak Ömer Çelik TefsiriA'râf Suresi 103. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız... İslam ve İhsan ❬ Önceki Sonraki ❭ ثُمَّ بَعَثْنَا مِنۢ بَعْدِهِم مُّوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَإِي۟هِۦ فَظَلَمُوا۟ بِهَا ۖ فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُفْسِدِينَ Summe beasnâ min ba’dihim mûsâ bi âyâtinâ ilâ fir’avne ve melâihi fe zalemû bihâ, fanzur keyfe kâne âkıbetul mufsidînmufsidîne. Sonra onların ardından Mûsâ’yı, apaçık mucizelerimizle Firavun’a ve onun ileri gelen adamlarına peygamber olarak gönderdik de onları mucizeleri inkâr ettiler. Bak, bozguncuların sonu nasıl oldu. Türkçesi Kökü Arapçası sonra ثُمَّ gönderdik ب ع ث بَعَثْنَا مِنْ ardlarından ب ع د بَعْدِهِمْ Musa’yı مُوسَىٰ ayetlerimizle ا ي ي بِايَاتِنَا إِلَىٰ Fir’avn’a فِرْعَوْنَ ve onun ileri gelenlerine م ل ا وَمَلَئِهِ haksızlık ettiler ظ ل م فَظَلَمُوا ayetlerimize بِهَا fakat bak ن ظ ر فَانْظُرْ nasıl ك ي ف كَيْفَ oldu ك و ن كَانَ sonu ع ق ب عَاقِبَةُ bozguncuların ف س د الْمُفْسِدِينَ Diyanet İşleri Başkanlığı Sonra onların ardından Mûsâ’yı, apaçık mucizelerimizle Firavun’a ve onun ileri gelen adamlarına peygamber olarak gönderdik de onları mucizeleri inkâr ettiler. Bak, bozguncuların sonu nasıl oldu. Diyanet Vakfı Sonra onların ardından Musa´yı mucizelerimizle Firavun ve kavmine gönderdik de o mucizeleri inkâr ettiler; ama, bak ki, fesatçıların sonu ne oldu! Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Sonra onların arkasından Musa´yı ayetlerimizle, Firavun ve topluluğuna gönderdik. Tuttular o ayetlere karşı çıkarak zulmettiler. Artık bir bak o bozguncuların sonu ne oldu? Elmalılı Hamdi Yazır Sonra onların arkasından Musa´yı mucizelerimizle Firavun´a ve topluluğuna gönderdik. Tuttular o mucizeleri inkâr ettiler. Ettiler de bak, o bozguncuların âkıbetleri nasıl oldu! Ali Fikri Yavuz Sonra onların arkasından mûcizelerimizle Mûsa’yı Firavun’a ve topluluğuna gönderdik. Sonra o mûcizeleri inkâr edip kendilerine zulmettiler. Bak ki, o fesad çıkaranların âkıbeti nasıl oldu? Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Sonra onların arkasından âyetlerimizle Musâyı Fir´avne ve cem´iyyetine gönderdik, tuttular, o âyetlere zulm ettiler, ettiler de bak o müfsidlerin akıbeti nasıl oldu? Fizilal-il Kuran Sonra bu peygamberlerin arkasından Musa´yı ayetlerimiz ile Firavun´a ve yakın adamlarına gönderdik, fakat onlar ayetlerimize karşı zalimce bir tutum takındılar. Gör bakalım, bozguncuların sonu nice oldu? Hasan Basri Çantay Sonra onların o peygamberlerin ardından Musâyi âyetlerimizle Fir´avne ve onun cem´iyyetine peygamber olarak gönderdik de o âyetlere zulm etdiler. Bak ki fesâdcıların sonu nice oldu! İbni Kesir Sonra onların ardından Musa´yı ayetlerimizle Firavun´a ve erkanına gönderdik. Onlar buna karşı haksızlık ettiler. Bir bak ki; fesadçıların sonu nice oldu? Ömer Nasuhi Bilmen Sonra onları müteakip, Mûsa´yı âyetlerimizle Fir´avun´a ve onun kavminin büyüklerine peygamber gönderdik. O âyetlere zulmettiler. Artık bak ki, o müfsidlerin akibeti nasıl oldu? Tefhim-ul Kuran Sonra bunların peygamberlerin ardından Musa´yı ayetlerimizle Firavun´a ve önde gelen çevresine gönderdik. Onlar ona ayetlerimize haksızlık ettiler. İşte bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bak. Warning includeturkce/bil/ Failed to open stream No such file or directory in C\inetpub\vhosts\ on line 27 Warning include Failed opening 'turkce/bil/ for inclusion include_path='.;.\includes;.\pear' in C\inetpub\vhosts\ on line 27 Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Vaḣtâra mûsâ kavmehu seb’îne raculen limîkâtinâs felemmâ eḣażet-humu-rracfetu kâle rabbi lev şi/te ehlektehum min kablu ve-iyyâyes etuhlikunâ bimâ fe’ale-ssufehâu minnâs in hiye illâ fitnetuke tudillu bihâ men teşâu vetehdî men teşâ/us ente veliyyunâ faġfir lenâ verhamnâs veente ḣayru-lġâfirîneVe Musa, kendisine vade verdiğimiz yere götürmek üzere kavminden yetmiş kişi seçti. Derken bulundukları yerde şiddetli bir deprem başlayınca ya Rabbi dedi, dileseydin onları da daha önce helak ederdin, beni de. İçimizdeki akılsızların işledikleri suç yüzünden bizi de mi helak edeceksin? Bu, ancak senin bir sınamandan başka bir şey değil. Onunla dilediğini doğru yoldan çıkarırsın, dilediğini doğru yola sevk edersin. Sensin yardımcımız ve sahibimiz, ört bizim suçlarımızı ve acı bize, sensin suçları örtenlerin en hayırlısı. Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam ayırıp seçti. Bunları da ’korkudan dayanılmaz bir sarsıntı’ şaşkınlık ve perişanlık tutuverince, dedi ki "Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. Şimdi İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından ve yapmaları gerektiği halde yapmadıklarından dolayı bizi helak mı edeceksin? Gerçi O da Senin deneme fitnenden başkası değildir. Onunla Sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim Velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; çünkü bağışlayanların en hayırlısı Sensin Allah’ım.”Sonra bizim belirlediğimiz bir vakit ve yere gelmek ve bağışlanma için dua etmek üzere, halkı içinden yetmiş kişi seçti. Ve işte o zaman onları bir sarsıntı yakaladığında, “Ey Rabbim!” diye duada bulundu. “Eğer dileseydin, daha önce onları da, beni de yok ederdin. İçimizden bir takım dar kafalıların yaptıklarından dolayı, bizi yok edecek misin şimdi? Bütün bunlar, senin sınamandan başka birşey değil; ki o sınaman vasıtasıyla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola sokarsın. Bizim velimiz, yakınımız, dostumuz sensin. Öyleyse bizi bağışla, bize acı, çünkü bağışlayanların en hayırlısı tayin ettiğimiz vakitte kavminden ehil ve güvenilir yetmiş erkeği, en hayırlılarını temsilci seçti. Onları şiddetli bir gürleme halinde âni bir sarsıntı yakalayınca Mûsâ “Ey Rabbim, sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradenin tecellisine uygun olsaydı, onları da, beni de, daha önce helâk ederdin. İçimizden bir takım beyinsizlerin işlediği günahlar yüzünden hepimizi mi helâk edeceksin? Bu yalnızca, senin imtihanındır. Bununla sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradenin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselerin hak yoldan uzaklaşıp dalâleti tercihlerine özgürlük tanırsın. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradenin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri hidayete de erdirirsin. Sen bizim velîmizsin, emrinde olduğumuz otorite, işlerimizi havale ettiğimiz hâmimizsin. Bizi koruma kalkanına al, bağışla. Bize merhamet et, sen koruma kalkanına alanların, bağışlayanların en hayırlısısın." Kur’an-ı Kerim, 2/55; 4/ belirlediğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları kuvvetli bir sarsıntı alınca Musa şöyle dedi "Ey Rabbim! İsteseydin onları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizdeki düşüncesizler yüzünden bizleri helak eder misin? O ancak senin bir imtihanındır. Onunla dilediğini sapıklığa düşürür dilediğini de doğru yola eriştirirsin. Sen bizim dostumuzsun. Şu halde bizi bağışla ve bize merhamet eyle. Sen bağışlayanların en belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip-ayırdı. Bunları da 'dayanılmaz bir sarsıntı' tutuverince, dedi ki 'Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. Şimdi İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değildir. Onunla sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen bağışlayanların en hayırlısısın.'Mûsa, buzağıya tapan arkadaşlarından ötürü özür dilemek üzere tayin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları kuvvetli sarsıntı zelzele yakalayınca, Mûsa dedi ki! “- Ey Rabbim! Eğer dileseydin, bunları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki akılsızların yaptığı günahlar yüzünden bizi helâk mi edeceksin? Onların bu cahillikleri, ancak senin imtihan ve ihtiyarındır. Sen bu imtihanınla dilediğini sapıklığa bırakır, dilediğine hidayet verirsin; sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en Bizimle buluşmak için kavminden yetmiş adamı seçti. Daha önce buzağıyı put edindikleri için onları bir titreme tutunca, Musa “Rabbim! Dileseydin, daha önce onları da beni de helak ederdin. Bizden olan bazı beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak eder misin? O olan şeyler senin imtihan etmenden başka bir şey değildi. Sen o imtihanınla istediğini saptırır, istediğini doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla bize acı, çünkü Sen bağışlayanların en iyisisin.”Mûsâ, tayin ettiğimiz vakitte huzurumuzda bulunmak üzere kavminden yetmiş kişi seçti. Onları dehşetli bir gürültü yakalayınca, Mûsâ dedi ki “Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola iletirsin. Bizim velîmiz sensin, bizi bağışla, bize merhamet et! Sen bağışlayanların en üstünüsün.”Göstermiş olduğumuz vakit için, Musa ulusundan yetmiş kişi ayırdı, imdi bunlar sarsılmaya tutulunca, Musa dedi ki Ey Tanrım! Eğer sen isteseydin daha önce bunları da, beni de yok ederdin, içimizden bir takımının, beyinsiz kimselerin yaptığı iş yüzünden bizi yok mu kılarsın? Bu senin yalnız bir sınavındır, sen onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğin kimseyi de, doğru yola götürürsün, sen bizim dostumuzsun, bizi bağışlayasın, bize acıyasın, sensin hayırlısı bağışlıyanlarınMusa, belirlediğimiz ikinci bir buluşma için kavminden yetmiş adam seçip ayırdı ve onlarla Tur Dağına çıktılar. Bazıları Allah'ı doğrudan görmek istedi. Bunları da dayanılmaz bir sarsıntı tutuverince Musa dedi ki “Rabbim, eğer dileseydin, onları da beni de daha önceden helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi de mi helak edeceksin? Bu, sırf senin bir imtihanındır. Onunla sen dilediğini kötü niyetlerinden dolayı sapıklıkta bırakırsın, dilediğini de samimiyetinden dolayı hidayete eriştirirsin. Sen bizim dostumuzsun. Öyleyse bizi bağışla, bize merhamet et! Sen bağışlayanların en hayırlısısın.”Bkz. 2/55, 4/153 Hz. Musa seçtiği yetmiş kişiyle tevbe etmek için Sina dağına çıkar. Hepsi orada secdeye kapanarak Allah’tan af dileğinde bulunur. All... Devamı..Mûsâ bizim huzûrumuza getirmek içün kavminden yetmiş kişi ayırdı. Ânlar büyük bir ra’şeye uğradılar. Mûsâ "Yâ rabbi sen beni de ânları da başka bir gün mahv idebilür idin. Bir kaç sefîhin ef’âli içün bizim hepimizi mahv mı ideceksin? Sen istediğini hidâyete istediğini dalâlete sevk idersin. Sen bizim hâmîmizsin bize merhamet it günâhlarımızı ’afv it, sen ’afv idenlerin en hayırlısısın."Musa, tayin ettiğimiz müddette milletinden yetmiş kişi seçti; onları sarsıntı tutunca dedi ki "Rabbim! Dileseydin daha önce beni ve onları yok ederdin, aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi yok eder misin? Bu, Senin imtihanından başka birşey değildir, bununla dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletirsin; bizim dostumuz Sensin; bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin."Mûsâ, kavminden, belirlediğimiz yere gitmek için yetmiş adam seçti. Onları sarsıntı yakalayınca bayıldılar. Mûsâ, “Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de bundan önce helâk ederdin. Şimdi içimizden birtakım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helâk mı edeceksin? Bu, sırf senin bir imtihanındır. Onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğruya iletirsin. Sen, bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen, bağışlayanların en hayırlısısın” tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği günah yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin! Hz. Musa’nın, kavmini temsilen seçip Allah’ın huzuruna getirdiği kimseler, Allah ile kendi arasındaki konuşmayı işitince, onunla yetinmediler ve Ey... Devamı..Bizimle randevu için, Musa, halkı arasından yetmiş kişi seçti. Kendilerini sarsıntı tutunca "Rabbim, dileseydin beni ve onları daha önce yok ederdin. İçimizde ki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi yok mu edeceksin? Bu, Senin düzenlediğin bir sınav olmalı. Dilediğini onunla saptırır, dilediğini de onunla doğru yola iletirsin. Sahibimiz sensin; bizi bağışla bize acı. Sen en iyi Bağışlayansın," dedi,Bir de Musa, mîkatımız için tayin ettiğimiz vakitte tevbe için kavminden yetmiş erkek seçti. Ne zaman ki, bunları o sarsıntı yakaladı, işte o zaman Musa "Rabbim! dedi, dileseydin bunları da, beni de daha önce helâk ederdin. Şimdi bizi, içimizdekio beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helâk mi edeceksin? O iş de senin imtihanından başka bir şey değildi. Sen bu imtihanla dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirirsin. Bizim velimiz sensin. Artık bizi bağışla, merhamet et, sen bağışlayanların en hayırlısısın."Bir de Musâ kavminden mikatımız için yetmiş er seçmişti, vaktâ ki bunları o sarsıntı yakaladı, rabbım, dedi dilese idin bunları ve beni daha evvel helâk ederdin, şimdi bizi içimizden o süfehanın ettikleriyle helâk mi edeceksin? O sırf senin fitnen, sen bununla dilediğini dalâlete bırakır, dilediğine hidayet kılarsın, sen bizim velimizsin, artık bize mağfiret buyur, merhamet buyur, sen ki hayrülgafirînsinMusa, belirlediğimiz buluşma için adamlarından yetmiş kişi seçti. Kendilerini sarsıntı tutunca “Ey Rabb'im! Dileseydin bunları da beni de daha önce yok ederdin. İçimizdeki birtakım beyinsizler yüzünden bizi yok mu edeceksin? Bu, ancak senin bir Onunla dileyeni² sapkınlıkta bırakırsın dileyene de hidayet³ edersin. Sen bizim Bizi bağışla. Bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.” dedi 1- Sınav. 2- Kim hidayete iletilme koşullarına uygunsa. Hak edeni, dileyeni; doğru yolu bulma çabasında olanı. Allah, insanın yaptığı seçime göre uy... Devamı..Musa, ta'yin etdiğimiz vakıtda tevbe için beraberinde götürmek üzere kavminden yetmiş adam ayırdı. Vaktaki onları müdhiş bir sarsıntı tuttu, dedi ki Yâ Rab, eğer dileseydin onları da, beni de daha evvel helak ederdin, içimizden bir takım beyinsizlerin işlediği günâh yüzünden hepimizi helak mı edeceksin? Zâten o da Senin imtihaanından başka bir şey değildi. Sen onunla kimi dilersen sapıklığa götürür, yine onunla kimi dilersen bunu da doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. O halde bizi yarlığa, bizi esirge. Sen yarlığayıcıların en hayırlısısın».Ve Mûsâ, ta'yîn ettiğimiz vakitte ta'yîn ettiğimiz yere gelip mağfiret dilemeleriiçin kavminden buzağıya tapmayan yetmiş adam seçti.2 Onları da o şiddetli sarsıntı yakalayınca Mûsâ dedi ki “Rabbim! Eğer dileseydin buzağıya tapanlara engel olmadıkları ve onları terk etmedikleri için onları da ve dileseydin beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden bazı beyinsizlerin yaptığı şeyler yüzünden bizi helâk mı edeceksin? Helâk etme yâ Rabbî! Bu, senin imtihânından başka bir şey değildir. Onunla kimi dilersenküfürlerindeki ısrarları sebebiyle dalâlete atar, kimi de dilersen hikmetine binâen kendi lütfundan hidâyete erdirirsin. Sen bizim velîmizsin; artık bize mağfiret eyle; ve bize merhamet buyur; çünki sen bağışlayanların en hayırlısısın!”2Bu kişiler Mûsâ as ile Tûr-i Sinâ’ya çıktıklarında hep birlikte secde hâlinde iken, Cenâb-ı Hakk’ın Mûsâ as’a, olan hitâbını işittiler. Kendile... Devamı..Musa kavminin içinden, onunla sözleştiğimiz yer için kırk kişi seçti. Onları bir sarsıntı yakaladığında Musa “Rabbim sen dileseydin onları ve beni önceden yok edebilirdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi de helak eder misin? Bu yalnızca senin imtihanındır. Bu imtihanınla dileyeni saptırır ve dileyeni de doğru yola iletirsin. Bizim koruyanımız, ancak ve ancak sensin. Bizi bağışla, bize merhamet et, sen bağışlayanların en hayırlısısın” buluşacağımız gün için ulusundan yetmiş kişi ayırdı. Bunlar bir depremle sarsılınca Musa dedi "Ey çalabım! Eğer Sen dileseydin, onları da beni de daha önce yok ederdin. Aramızdaki alıkların ettiklerinden dolayı bizi de mi yok edeceksin? Doğrusu bu, olsa olsa Senin bir sınaman olacak. Sen bununla dilediklerini saptırıyorsun, dilediklerini de doğru yola iletiyorsun. Bizim koruyucumuz ancak Sensin. Sen bizi yarlıga, Sen bize acı artık. Sen ki yarlıgayıcıların yey tâyin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş kişi ayırdı. Onlar şiddetli bir sarsılmaya [⁴] tutulunca dedi ki — Yâ Rab! dileseydin bundan evvel [⁵] onları da, beni de helâk ederdin. İçimizden birtakım avanakların işledikleri işlerden dolayı bizi helâk mi edeceksin? [⁶] Buzağıya tapma hususu senin bir imtihanından ibarettir. Sen dilediğini yoldan çıkarırsın, dilediğine de yolu buldurursun. Sen bizim yârımızsın, artık bizi yarlığa, bizi bağışla, sen bağışlayanların hayırlısısın.[4] Yerin sarsılması ve saika.[5] Onlar ile beraber çıkmadan evvel beni öldürmüş olsaydın onlar beni katil ile itham etmezlerdi.[6] Başkaların günahl... Devamı..Musa, tayin ettiğimiz yere gitmek için, kavminden yetmiş adamı seçti. Onları da o şiddetli sarsıntı tutunca Musa, “Rabbim, eğer dileseydin bunları da ve daha önce beni de helak ederdin! İçimizdeki bazı beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helak mi edeceksin? Bu Sen’in imtihanından başka bir şey değildir. Sen onunla dilediğini saptırır ve dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim dostumuzsun [veliyyunâ]! Bizi bağışla ve bize merhamet et. Çünkü Sen bağışlayanların en hayırlısısın!” belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş kişi seçti. Derken onları sarsıntı tutunca dedi ki “Rabbim! Dileseydin daha önce beni ve onları yok ederdin, aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi yok eder misin? Bu, senin imtihanından başka bir şey değildir; bununla dilediğini saptırır ve dilediğini de hidayete erdirirsin. Bizim velimiz sensin, bizi bağışla ve bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin.”DerkenMûsâ, hep birlikte Allah’a yalvarıp bağışlanma dilemek üzere, belirlediğimiz ikinci bir buluşma için, halkı arasından onları temsil edebilecek yetmiş kişi seçti. Sonra beraberce Sînâ dağına çıkıp Rabb’in kelâmını işittiler. Fakat yine bazıları azgınlaşarak, “Ey Mûsâ, biz Allah’ı açıkça görmedikçe, sana asla inanmayacağız!” dediler. Üstelik bunu, tövbe etmek için geldikleri bir yerde söylüyorlardı. Bunun üzerine, onları o müthiş sarsıntı yakalayınca, Mûsâ “Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Dileseydin, onları da beni de daha önce helâk edebilirdin. Bundan çok daha büyük günah işledikleri zaman bile onları affetmiştin; işte bu engin şefkat ve merhametine sığınarak sana yalvarıyorum, affet bizi Allah’ım! Aramızdaki bazı kendini bilmezlerin işlediği günahlar yüzünden hepimizi helâk mı edeceksin? Anlıyorum ki, bütün bunlar, aramızdaki ikiyüzlüleri ayıklamak üzere, herkese hak ettiği karşılığı vererek dilediğini saptırdığın, dilediğini de doğru yola ilettiğin çetin bir imtihânından başka bir şey değildir. Bizim biricik yardımcımız ve koruyucumuz Sensin; bizi bağışla, bize merhamet eyle yâ Rab! Sen ki, bağışlayanların en hayırlısısın!”Musa, belirlediğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları Sarsıntı tuttuğunda dedi ki -“Rabbim! Dileseydin, beni de, onları da önceden helâk ederdin. Bizden Kendini Bilmezler’in / Sefihler’in / Beyinsizler’in işledikleri şeyler sebebiyle bizi helâk eder misin? Bu ancak senin deneme sınavındır. Onunla, dileyeceğin kimseleri şaşırtırsın, dileyeceğin kimseleri doğru yola iletirsin. Sen bizim veliyymizsin. Bizi bağışla! Bize acı! Sen Bağışlayanlar’ın en hayırlısısın”.Musa gece oturumlarımıza davet için halkı arasından yetmiş adam belirlemişti. [2] Tam o sıralarda bir yer sarsıntısı oldu. Musa &1600; " Ya Rab! Eğer isteseydin onları da beni de daha önceleri yok edebilirdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden şimdi hepimizi, cezalandıracak mısın? Çünkü bu sarsıntılar, bazılarını bırakmak, bazılarını da geçirmek için, senin ayarladığın ara sınavdır. Kolumuz kanadımız sensin, engin hoşgörünle sev bizi, çünkü hoşgörünün başı sensin. "Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Yetmiş adamla birlikte huzurumuzda durdular. Onları müthiş bir deprem yakalayınca Musa dedi ki “Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin! İçimizden birtakım beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi yok mu edeceksin? Bunlar senin imtihanından başka bir şey değildir. İmtihanınla dilediğini saptırır dilediğini de doğru yola iletirsin! Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla, bize acı! Sen bağışlayanların en hayırlısısın!” Musa, belirlediğimiz zaman için kavminden yetmiş adam seçmişti. Kendilerini o müthiş deprem yakalamış ve Musa şöyle demişti “Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helak edebilirdin. İçimizden bazı beyinsizlerin işlediği şeyler yüzünden hepimizi mi helak edeceksin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini layık olanı sapkınlıkta bırakır; dilediğini layık olanı doğru yola ulaştırırsın. [*] Sen bizim dostumuzsun sahibimizsin; bizi bağışla ve bize merhamet et! Sen bağışlayanların en mesaj Enâm 639. Bu ayetteki saptırma ve hidayet fiilleriyle ilgili ifadeler, sonuçta Yüce Allah’ın yarattığı şeyler olarak görülmelidir. Anc... Devamı..Mûsa, toplumundan yetmiş erkek seçerek belirlediğimiz vakitte belirlediğimiz yere¹ gelince bunları bir sarsıntı İşte o zaman Mûsa “Ey Rabbim! Dileseydin bunları da, beni de daha önce helâk ederdin. Şimdi bizi içimizdeki o beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helâk mi edeceksin? Etme ya Rabbi!³ Bu sadece Senin kendisiyle dilediğini şaşırttığın dilediğine de yol gösterdiğin bir imtihanındır. Bizim tek sahibimiz Sensin. Bizi affet ve bize merhamet et. Çünkü Sen bağışlayanların en hayırlısısın.” Bu ifâde, مِيقَاتٌ kelimesinin hem zaman, hem de mekân ismi olmasından Bu miykat, İsrâil oğullarının buzağı heykeli yapıp ona tapınmal... Devamı..Sonra Bizim belirlediğimiz bir vakit ve yere gelmek [ve bağışlanma için dua etmek üzere] halkı içinden yetmiş kişi seçti. Ve işte o zaman onları bir sarsıntı ¹²² yakaladığında, “Ey Rabbim!” diye duada bulundu, “Eğer dileseydin, daha önce de onları yok ederdin ve [onlarla beraber] beni de. İçimizden birtakım dar kafalıların yaptıklarından ötürü bizi yok edecek misin [şimdi]? [Bütün] bunlar Senin bir sınamandan başka birşey değil; ki onunla dilediğinin sapmasına fırsat verir, dilediğini de doğru yola sokarsın. Bizim velîmiz/yakınımız sensin öyleyse bizi bağışla, bize acı, çünkü bağışlayanların en hayırlısı sensin!122 Müfessirlerin çoğu, racfeh sözcüğüne, burada da, Kur’an’ın başka yerlerinde mesela, bu surenin 78 ve 91. ayetlerinde zaten tartışmasız olan anla... Devamı..Ve Musa bizim belirlediğimiz yer ve zamanda halkından yetmiş kişiyi seçip getirdi. Onları şiddetli bir sarsıntı tutunca – Rabbim, eğer dileseydin beni ve onları daha önce helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak mi edeceksin? Bu senin imtihanından başka bir şey değildir. Sen, onunla dileyeni sapıklıkta bırakır ve dileyene de doğru yolunu gösterirsin. Sen bizim velimizsin/koruyucumuzsun. Bizi bağışla, bize merhamet et! Zira sen bağışlayanların en hayırlısısın! 10/108- 109, 16/64- 89, 17/9Ve Musa, belirlediğimiz bir zaman ve mekânda hazır olmak üzere toplumu arasından yetmiş kişi seçti. O zaman onları derin bir sarsıntı tutunca, “Rabbim!” dedi, “İsteseydin bunları ve beni daha evvel helâk ederdin. Şimdi içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu Senin sınamandan başka bir şey değil onunla tercih ettiğini sapıklığa terk eder, tercih ettiğini de doğru yola yöneltirsin! Sensin bizim velimiz O hâlde bizi bağışla, bize merhamet et! Çünkü Sen bağışlayanların en hayırlısısın.[¹²⁶⁷][1267] Çünkü ey Rabbimiz! Bağışlar ve başa kakmazsın, bağışlar ve ezmezsin, bin kez bağışlar ve bir kez olsun “Yine mi sen?” demezsin!... Devamı..Ve Mûsa, kavminden yetmiş erkeği tayin ettiğimiz vakit için seçmişti. Vaktâ ki, onları saika yakaladı, dedi ki Yarabbi! Eğer dilese idin onları ve beni daha evvel helâk ederdin. Bizden birtakım sefihlerin yaptıkları şey sebebiyle bizi helâk eder misin? Bu ancak Senin bir imtihanındır, bununla dilediğini saptırırsın ve Sen dilediğini hidâyete kavuşturursun. Sen bizim velîmizsin, artık bize mağfiret buyur ve bize rahmet et ve Sen mağfiret edenlerin en hayırlısısın.»Mûsâ ümmetinden yetmiş kişi seçti, onları alıp huzura getirdi. Gelenlerin bu kabul şerefiyle yetinmeyip Allah'ı açıkça görmek istemeleri üzerine, onları şiddetli bir deprem yakaladı. Mûsâ “Ya Rabbî! dedi, dileseydin beni de bunları da daha önce imha ederdin. Şimdi bizi aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı helâk mi edeceksin? Bu sırf Senin bir imtihanından ibarettir. Dilediğini bu imtihanla şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin. Sensin bizim Mevla'mız! Affet bizi, merhamet eyle! Sen affedenlerin en hayırlısısın! ” [2, 55; 4, 153] {KM, Çıkış 24, 100; Sayılar 11, 16}Allah, Musa'ya kırk gece ibadetten sonra buluşma va'detmiş ve kavminden yetmiş kişiyi de seçip o huzura getirmesini emretmişti. Musa, bizimle buluşma vakti için kavminden yetmiş adam seçti huzura getirdi. Gelenler, Musa ile Allah arasındaki o yüce konuşmayı işitmekle yetinmeyip Allah'ı açıkça görmedikçe inanmayacaklarını söylediler. Bunun üzerine onları sarsıntı yakalayınca Musa dedi ki "Rabbim, dileseydin bunları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizden bazı beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helak mı edeceksin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini şaşırtırsın, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim velimizsin, bizi bağışla, bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!"Mûsâ, mîkâtımız içün kavminden yetmiş kişi ayırdı. berâber Tûr'a götürdi. Oraya vâsıl olub hitâb-ı 'izzeti işitdiklerinde onları şiddetli bir titreme aldı. O zamân Mûsâ bunların helâk olmalarından endîşe iderek "Yâ Rabbî! Eğer dileye idin onları ve beni bundan evvel helâk iderdin. Birtakım câhillerimizin günâhları sebebiyle bizi helâk mi idersin? Bütün bunlar senin imtihânındır. Dilediğini bununla dalâlete düşürir ve dilediğini hidâyet iylersin. Sen bizim dostumuz ve sâhibimizsin. Bize rahmet it ve suçumuzı bağışla, sen mağfiret idicilerin hayırlısısın."Musa belirlediğimiz gün için halkından yetmiş adam seçti. Bunlar bir depremle sarsılınca dedi ki “Rabbim! Tercihi sen yapsaydın onları da beni de daha önce etkisiz hale getirirdin. Aramızdaki akılsızların yaptıkları yüzünden bizi yok mu edeceksin? Bu, sadece senin imtihanındır. Sapık saydığını bu yolla belirlersin, yola gelmiş saydığını da bu yolla belirlersin. Bizim velimiz sensin. Bizi bağışla, bize ikramda bulun. En güzel bağışlamayı yapan Sensin-Rabbim, eğer dileseydin onları ve beni daha önce helak ederdin. İçimizdeki alçakların yaptıkları şeylerden dolayı bizi helak mı edeceksin? Bu senin imtihanından başka bir şey değildir. Sen, onunla dilediğini sapıklıkta bırakır ve dilediğine de doğru yolu gösterirsin. Sen bizim velimizsin. Bizi affet, bize acı! Sen bağışlayanların en hayırlısısın!Musa kavminden yetmiş adam seçerek belirlediğimiz yere getirdi. Onları şiddetli bir sarsıntı tuttuğunda, Musa dedi ki “Yâ Rabbi, eğer dileseydin onları da, beni de daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk eder misin? Bu senin bir sınamandır; Sen dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Bizim dostumuz ve yardımcımız da Sensin. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Sen bağışlayanların en bizimle buluşma vakti için toplumundan yetmiş adam seçti. O şiddetli sarsıntı/korkunç titreşim onları yakalayınca Mûsa şöyle dedi "Rabbim, dileseydin, onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helâk mı edeceksin? Bu iş senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim Velî'mizsin! O halde affet bizi, acı bize! Sen affedenlerin en hayırlısısın!"daħı üyürdi mūsā ķavmından yitmiş er vaķtumuz içün pes ol vaķt kim duttı anları ditremek eyitti ya'nį mūsā “iy çalabum! eger dilemiş misseñ helāk eyleyedük anları ilerü daħı bizi helāk eylersin bizi andan ötürü kim işledi yiyni ūslūlar bizden? degül ol illā śınamaġuñ azdurursañ anun-ile anı kim dilersen daħı ŧoġru yol gösterürseñ aña kim dilersen. sen arķa viricümüzsen pes yarlıġa bizi daħı raḥmet ķıl bize. daħı sen yarlıġayıcılaruñ yigregisen.”Mūsā iḫtiyār eyledi ḳavminden yitmiş kişi bizüm mīḳātumuza, ol vaḳt kiṣāiḳa oldı anlara eyitdi İy beni yaradan Allāh, eger sen dilese‐y‐düñ helākiderdüñ anları, andan burun beni. Daḫı bizi helāk mi eylersin günāhları‐y‐labizüm sefīhlerümüzüñ? Bu degüldür illā senüñ fitneñ, azdurursınanuñla kimi dileseñ ve hidāyet virürsin kime dileseñ. Sen bizüm ḫoca‐ muzsın buyruḳ senüñdür, baġışla yazuḳlarumuzı. Daḫı raḥmet eyle bize, senafv eyleyicilerüñ Bizim Sina dağında tə’yin etdiyimiz vaxt üçün öz tayfasından yetmiş mö’təbər adam seçmişdi. Onları sarsıntı yaxalayanda ildırım vuranda Musa dedi “Ey Rəbbim! Əgər istəsəydin, bundan qabaq onları da, məni də məhv edərdin. Aramızdakı səfehlərin törətdiyi günahlar üzündən bizi məhvmi edəcəksən? Bu baş verən işlər Sənin sınağından başqa bir şey deyildir. Sən onunla bu sınaqla istədiyini zəlalətə düçar edər, istədiyini doğra yola salarsan. Sən bizim hamimizsən ixtiyar sahibimizsən. Bizi bağışla və rəhm et. Axı sən bağışlayanların ən yaxşısısan!And Moses chose of his people seventy men for Our appointed tryst and, when the trembling came on them, he said My Lord! If thou hadst willed Thou hadst destroyed them long before, and me with them. Wilt thou destroy us for that which the ignorant among us did? It is but Thy trial of us. Thou sendest whom Thou wilt astray and guidest whom Thou wilt. Thou art our Protecting Friend, therefore forgive us and have mercy on us, Thou, the Best of all who show Moses chose seventy1121 of his people for Our place of meeting when they were seized with violent quaking,1122 he prayed "O my Lord! if it had been Thy will Thou couldst have destroyed, long before, both them and me wouldst Thou destroy us for the deeds of the foolish ones among us? This is no more than1123 Thy trial by it Thou causest whom Thou wilt to stray,1124 and Thou leadest whom Thou wilt into the right path. Thou art our Protector so forgive us and give us Thy mercy; for Thou art the best of those who Seventy of the elders were taken up to the Mount, but left at some distance from the place where Allah spoke to Moses. They were to be silent wit... Devamı..

araf suresi 103 155 ayet meali