🐟 Kara Hava Ve Suyun Canlı Yaşamındaki Önemi
ALKOLLÜVE ALKOLSÜZ İÇECEKLER TEKNOLOJİSİ 1 ÖĞR.GÖR.DR. ENGİN YARALI SUYUN ÖNEMİ VE SU ÜRETİM TEKNOLOJİSİ 2 Suyun insan yaşamındaki önemi nedir? Su, insan yaşamında hayati bir önem taşımaktadır. Yaşamın kendisidir su. Yeryüzünde ilk yaşamın başladığı yerdir. Suyun yokluğu ölümle eş anlamlıdır.
Surezervini artırmak için, geleneksel yöntemler – örn. yağmur suyu toplama – artık, tuz giderme ve suyun yeniden kullanımı gibi daha yeni teknolojiler ile desteklenmektedir. Su yönetimi ve kullanımı hakkında daha iyi karar vermeyi mümkün kılan bilgilerin toplanmasını artırmak için siyasi destek gereklidir.
Havanın Önemi. Bütün canlılar için hayati bir öneme sahip olan hava, dünyayı çevrelemiştir ve içeriği ise azot ve oksijenden oluşmuştur. Hava renksiz ve kokusuz bir gaz kütlesidir. Hiçbir canlı havasız bir ortamda yaşayamaz.İnsanlar, hayvanlar ve bitkilerin yaşam kaynaklarından birisi de havadır.
[views] Doğayı, Bitki-Hayvan Çeşitliliğini, Toprağı ve Suyu Savunmamızın Önemini Virüs Bir Kez Daha Hatırlattı Doğadaki canlı ve cansız varlıkların bütünlüğü ve işlevi bizlerin yaşamda var olmamızı sağlayan ana unsurlardır. Doğada bu bağlamda birbirinden bağımsız hiçbir canlı varlığın olduğu bilinmiyor. Olsaydı doğanın yasasına aykırı olurdu
Kara hava ve suyun canlı yaşamındaki önemini araştıralım. Cevap: İnsanların yaşamaları için bazı ihtiyaç duyduğu yaşamsal gereksinimler vardır. Bunların başında oksijen gelir. Oksijen olmazsa ölürüz. Bundan dolayı hava önemlidir. Yine beslenmemiz ve üzerinde evler yapabileceğimiz bir toprağa ihtiyaç duyarız.
Aslan, köpek, insan, papatya, menekşe, penguen hepsi türe birer örnektir. Fakat etrafımızda gördüğümüz her canlı tür değildir örneğin katır ve kurt köpeği birer tür değildir. Çünkü; kendi aralarında üreyemezler ve farklı türlerin birleşmesiyle oluşurlar bu yüzden tür sayılmazlar. 3.Kendi aralarında
Suyunbu özelliği de çok önemli bir işlev görmektedir. Buz, havadaki soğuğu, altındaki su tabakasına çok az iletir. Böylece dışarıdaki hava -50°C’yi bulsa bile, denizin üstündeki buz tabakası 1-2 metreyi geçmez. Foklar, penguenler ve diğer kutup hayvanları, bu sayede denizin üstündeki buzu delip alttaki suya
PHsodP. İnsanların yaşamaları için bazı ihtiyaç duyduğu yaşamsal gereksinimler vardır. Bunların başında oksijen gelir. Oksijen olmazsa ölürüz. Bundan dolayı hava önemlidir. Yine beslenmemiz ve üzerinde evler yapabileceğimiz bir toprağa ihtiyaç duyarız. Bundan dolayı kara olmazsa ölürüz. En önemli ihtiyaç ise sudur. Su olmazsa ne ürün yetişir ne de bizler yaşayabiliriz.
3. Sınıf Fen Bilimleri Kara, hava ve suyun canlı yaşamındaki önemini araştıralım. konusunu kısaca ve uzun ele hava ve suyun canlı yaşamındaki önemini araştıralım. konusu ile ilgili kısaca bir yazı örneği ;Cevap Karalar insanların besinlerini elde ettikleri ve yaşadıkları yerdir. Hava bütün canlıların yaşamak için ihtiyaç duydukları bir nefes kaynağıdır. Su insanlar başta olmak üzere bütün canlıların yaşamak için ihtiyaç duyduğu bir hava ve suyun canlı yaşamındaki önemini araştıralım. konusu ile ilgili uzun bir yazı örneği ;Cevap Kara, hava ve suyun canlı yaşamındaki önemi tartışılmaz bir sürekli olarak yaşamak için ihtiyacımız olan 1 dakika bile olmazsa hayatımız kaybedeceğimizi unutmamak bizlerin ve bütün canlıların fonksiyonlarının devam edebilmesi ve yaşamının devamı açısından büyük bir önem arz etmektedir. Uzun süre su alınmazsa vücut foksiyonları bozularak hayatımız , bitkiler için yaşam kaynağı, insanlar ve hayvanlar için besin ve barınma kaynağının olduğunu aklımızdan çıkarmamak gerekmektedir. Kara, hava ve suyun canlı yaşamındaki önemini Hakkında Soru Sormak İster Misiniz ? Yorum ve Düşüncelerinizin Bizim İçin Ne Kadar Değerli Olduğunu Biliyor Musunuz ? Destek ve Yorumlarınız için Tıklayınız...
"Su ve Suyun Doğadaki ve İnsan Yaşamındaki Önemi" Bütün insanların vicdanında bir leke vardır. Benim de bir tane var. Ama insanların çoğu, ruhlarının yüzündeki bu süsleri hiç umursamazlar; bunları aynen kolalı gömlekleri kadar kolay taşırlar üstlerinde. Benim kolalı gömleğim yok, herhalde bu nedenle olacak, vicdanımdaki leke yüzünden son derece rahatsızım. Kısacası, bunu itiraf etmek istiyorum. itirafımın nedeni, artık hayatta uğraşacak daha hoş bir eğlence bulamayışım ya da insanların dikkatini başka türlü üzerime çekemeyeceğimi hissetmem değil; ayrıca içten davranmamın nedeni de erdemlerim hakkında bir şeyler anlatma isteğine sahip olmam değil, yo hayır! Bu olayda beni harekete geçiren, insanları herkesin önünde itirafa zorlayan alışılmış nedenlerden hiçbiri değil. Ben, zamanının geldiğini hissettiğim için itiraf ediyorum. İşte kalemi elime alıyorum ve çoktandır yüreğimi ezen bu kara lekeyi, fırçayla temizler gibi, içtenliğimle ruhumdan süpürüp atmak istiyorum. Bütün bunlar, sokakta gezdiğim ve tanıdık bir ortaokul öğrencisi kıza rastladığım keyifli bir mayıs günü başladı. Kızın adı Lizoçka'ydı; çok neşeli kahverengi gözleri vardı, ama bu gözler şimdi kederliydi; zarif ve canlı pembe yüzü karşılaştığımız anda solgun ve donuktu; yürüyüşü, kuş uçuşu gibi hafifken şimdi adımlarını zor atıyordu. "Lizoçka, merhaba! Bebeklerin nasıl?" Bu kızın kaçıncı sınıfta okuduğunu söylemeyi unuttum. Dördüncü sınıfta okuyor. Onunla bebek oynamayı çok severdim, insanlarla haşir neşir olduktan sonra yepyeni bir güç verir. "Merhaba," dedi Lizoçka ve sesinde gözyaşları hissettim. "Ne oldu sana, küçük hanım?" diye sordum kaygıyla, itiraf edeyim, onu seviyordum, o da on iki yaşın bütün gücü ve ihtirasıyla sevgime karşılık veriyordu. Ben o sırada olsa olsa elli üç yaşındaydım. Gözyaşları arasında "Yine... kompozisyon ödevi verdiler..." dedi. "Kompozisyon mu? Vay canına! Daha yazmadan ağladığınıza göre acıklı bir konu galiba?" Gülümsedi. "Tabii, size göre hava hoş, sizi kompozisyon yazmaya zorlamıyorlar!" "Ne yazık ki, zorluyorlar, Lizoçka. Yalnız, sizi öğretmenler, beni ise koşullar zorluyor. Hangisinin daha kötü olduğunu söylemeyelim. Ama siz üzülmeyin, ben sizin için bir kompozisyon yazarım. Konu nedir?" " 'Su ve Suyun Doğadaki ve insan Yaşamındaki Önemi!' Sahiden yazar mısınız, aziz dostum? Hem de beş numaralık?" "Artısı da olması için çalışacağım!" "Sonra da bebek oynamaya gelir misiniz?" "Kompozisyondan sonra mı? Mutlaka gelirim." "Hoşça kaim! Ne kadar iyisiniz!" Ve gitti... Kompozisyon yazmak bildiğim bir iş olduğu için bu işi yapmayı böyle çabucak önerivermiştim. Bir keresinde bir edebiyat öğretmeni, "Skalozub ve Molçalin'in Kişiliklerindeki Olumlu Özellikler" konusunda beşinci sınıftan bir kız için yazdığım bir kompozisyona iki numara vermişti. Başka bir sefer de "Ana Babalara Saygı Göstermenin Yararları ve Zararları" ya da buna benzer bir konuda altıncı sınıfta okuyan bir çocuk için yazdığım kompozisyondan eksisiyle birlikte bir numara almıştım. Yani ne yapmam gerektiğini biliyordum. Ama yine de kara kara düşünmeye başlamıştım. Sevgili küçük kızımın tam not almasını çok istiyordum. En az beş numara almak için nasıl bir kompozisyon yazmalıydım? Biraz düşündükten sonra kararımı verdim Yazmaya başlamadan önce, iki buçuk arşınlık uzun boylu bir oğlan değil, on iki yaşında, pembe yanaklı küçücük bir kız olduğumu düşünmem gerekiyordu. Öğretmen konuyu verirken çocuğun bu konudaki bilgilerini, psikolojisini, üslubunu ve nihayet kompozisyon konusuna düşünsel bakışım, bu konuya karşı tavrını göz önüne alıyordur mutlaka. Oyle olduğundan hiç kuşku yok. Demek ki, ben de elimden geldiğince bir çocuğu taklit etmek zorundaydım. Harika! Eve giderek divana uzandım, bir sigara içtim ve hiç istemediğim halde uyuyup kaldım, istemediği halde bana misafirliğe gelen bir arkadaşım beni uyandırdı. Bana uğramak gibi bir niyeti olmadan evden çıkmış ve birden bana gelivermiş! Biz onunla oturup dostluk bağlarının ne kadar esnek olduğundan konuşmaya başladık Arkadaşının evinin sağ tarafından geçip giderken birden ona uğruyor, uyumasına engel oluyorsun. Daha sonra şaraptan ve şarap içen insanlardan söz ettik. Şu konuyu açıklığa kavuşturduk Cebinde para ya da şarap dükkânında kredisi olan insanlar şarap satın alabilirler, ne parası ne de kredisi olmayanlar ise bunu yapamazlar. Arkadaşım gittiğinde su konusunu yazmak için artık vakit geç olmuştu... Kompozisyon ödevi cumartesiyeydi, daha iki günüm vardı. Fakat ertesi gün suya engel olan artık arkadaşım değil, bana karşı davranışlarında gerçek bir düşman olan şaraptı. Son gün gelip çattı. Su ve suyun doğadaki ve insan yaşamındaki önemi konusunda yazmaya oturdum. Başım çok ağrıyordu, ama yine de yazdım. Sonra okudum, hiçbir şey anlamadım ve bir çocuğu çok başarılı bir biçimde taklit ettiğime, bu ödevle öğretmeni tamamen tatmin edeceğime karar verip kompozisyonu benim küçük öğrenci kıza götürüp verdim. Beni sevinçle karşıladı. "Hazır demek! Ah, ne kadar iyi! Beş numaralık değil mi? Tabii beş numaralık olacak, siz zaten yazarsınız... Gelin bebek oynayalım!" Gittik ve oynadık, sonra ben eve döndüm, gece gönül rahatlığıyla uyudum... Pazar günü ona gittim. Beni anneciği karşıladı. Güzel bir çan kulesi kadar iriyarıydı, gözleri iki tabanca namlusu gibi bana bakıyordu. "Ah, siz misiniz, beyefendi hazretleri? Siz ha?" "Ben olduğumdan hemen hemen eminim, hanımefendi." "Şaka etmeyin, efendim!" "?!?" "Siz yazarsınız ha!, Ya-zar! İşitiyor musunuz?" "İşittiğimi sanıyorum... Ama ne demek istediğinizi anladığımdan emin değilim..." "Kızımın başına neler getirdiniz?" "İzin verin de hatırlamaya çalışayım..." "Gelin de haline bakın!.." Gittim ve baktım. Lizoçka yatakta yatıyordu. Avaz avaz ağlıyordu zavallıcık. "Lizoçka," dedim. "Ah!.. Anneciğim, anneciğim, kapıcı Matvey'e söyleyin, bu adamı bıçakla mı... baltayla mı... neyle olursa olsun kessin... Öldürün onu!" diye bağırmaya başladı Lizoçka. Bu çok şaşırtıcıydı. "Anlatır mısınız..." "Kızımı bütün okulun alay konusu yapan ve ona sıfır aldıran şu iğrenç kompozisyonunuzu alın!.. Alın da..." Çıktım. Kompozisyonu özenle alıp cebime sakladım ve yürüdüm. Sanki cebimde bütün sırlarıyla birlikte koskoca Atlas Okyanusu'nu taşıyordum. Eve giderek kompozisyonu okudum... Buyurun siz de okuyun"Su ve Suyun Doğadaki ve İnsan Yaşamındaki Önemi Su, ıslak bir sıvıdır. Yeryüzünde suyun ortaya çıkışı tarih öncesi zamanlara kadar gider. Önceleri yeryüzünde su çok fazla değildi, ama daha sonra Tanrı'nın buyruğuyla dünya çapında büyük bir su baskını olunca yeryüzünde topraktan daha fazla su oldu, o zamandan beri de hiçbir yere akmadan bataklıklarda, göllerde ve denizlerde öylece duruyor. Su yalnızca alçak yerlerde birikir, yüksek yerlerde ise duramaz, çünkü su bir sıvıdır. Suyu bir dağın tepesinden dökersek hemen aşağı doğru akar, bu nedenle dağların etekleri her zaman denizlerle, göllerle ve bataklıklarla çevrilidir. Bir portakalın üstüne su dökecek olursak su, portakalın üstünde de duramaz. Ama dünya da portakal gibi yuvarlak olduğu halde su dünyanın üstünde durur... Bütün nehirler de yukarıdan aşağı doğru akar, çünkü nehirler, yüksek yerlerden doğar ve su da akıcıdır. Suyu yere, döşemeye dökersek o zaman da neresi alçaksa oraya doğru akar, ama bunun tersi olmaz. Suyu yağdan ayırt etmek çok basittir, çünkü su yazın donmaz, yağ ise eğer mahzene koymuşsak yaz da olsa donar. Bitkisel yağ suya daha çok benzer. Bataklıklardaki su kirli, denizlerdeki su tuzludur ve bu yüzden içilmez, sadece nehirlerdeki su içilir, ama yalnız musluk suyunun olmadığı yerlerde. Su içmek zararlıdır, çünkü insan üşütebilir, çay, kahve ve kvas içmek daha yararlıdır... Su, aynı zamanda ulaşım yolu olarak da kullanılır ve suyu çok olan devletler çok gelişmiş ticaretleriyle dikkat çekerler. Eskilerden Finike ve Yunanlılar, zamanımızdan da İngiltere bu devletlerdendir. Balıklar suda yaşamayı severler. Suyun üstünde filo denilen özel gemilerle mal taşımak çok rahattır, ama suyun üstünde yürümek olanaksızdır, çünkü su sıvıdır ve ayakların altında açılır, insan boğulur. Doğada su, yazın yağmur olarak bulunur, yağmur yüzünden yerler çamur olur. Yağmur yağdığı zaman ilk önce evlerin çatılarına düşer, oradan da derecikler halinde toprağa akar. Yağmur yağarken büyükler sokağa ayaklarında lastik, tepelerinde şemsiyeyle çıkarlar, çocuklarsa evde otururlar ve canları çok sıkılır. Kışın yağmur donar ve kar Şeklinde toprağa düşer, bu yüzden de hava soğuk olur. İnsan yaşamında su, çeşitli ihtiyaçlar için gereklidir Onunla çay yapılır, çorba pişirilir, yıkanılır, sabunla yıkanırken sabun insanın gözüne kaçar ve çok acıtır. Suyla sabundan çok güzel balon olur. Balon yapmak için suyun içine birazcık sabun atılır, bir saman çöpü alınır ve çöp bu sıvıya batırılarak dikkatle üflenir. Saman çöpünün ucunda büyük, güzel, rengârenk bir balon şişer ve çöpten ayrılarak patlayana dek havada uçar. Suyla çamaşır yıkanır, odaların yerleri silinir ve terliyken su içilirse insan üşütebilir. Bir de suda yüzülür, ama bazıları boğulur. Böylece suyun doğadaki ve insan yaşamındaki öneminin çok fazla olduğunu açıkça görmüş oluyoruz. Yelizaveta Pionova" İşte benim kompozisyonum. İtiraf edeyim ki, onu okuduktan sonra kendimi beğendim, çünkü bu kompozisyon tümüyle bir dördüncü sınıf öğrencisinin üslubuyla ve çocuk psikolojisini bilmeden yazılmıştı. On iki yaşındaki bir kız çocuğu için sabun köpüklerinin Finikelilerin yaptığı ticaretten daha ilginç olacağını biliyordum ve bu yüzden suyu bir kültür faktörü olarak ele aldığımdan daha çok sabun köpükleri üzerinde durmuştum. Çok daha parlak bir şekilde kanıtlayabileceğim halde, suya karşı şarabın üstünlüklerini kanıtlamaya kalkışmıyordum. Kompozisyonumda devletlerin gelirlerini artırma yöntemleri bakımından suyun da dolaylı vergilerle vergilendirilmesi gerektiğini ileri sürmüyordum. Ne demeye bunu ileri sürmüyordum sanki? İnsanlar çok gelişmiş yurtseverlik duygusuyla daha neleri ileri sürüp duruyorlar! Ben dördüncü sınıf öğrencisi bir kızın bilemeyeceği hiçbir şeyden söz etmiyordum ve onun bilebileceği her şeyi yazmışım gibi geliyordu bana. Bu pek saygıdeğer öğretmene, bilmem ki, ne yazmak gerekiyordu? On iki yaşındaki bir kız öğrenci için bir de kendisi böyle bir kompozisyon yazmayı denesin bakalım, nasıl yapıyormuş görelim!.. Bu adam benim kızıma nasıl sıfır verebilirdi?..... -alıntının sonu- Maksim Gorki tarafından yazılan ve M. Özgül - A. Hacıhasanoğlu tarafından tercüme edilen Makar Çudra'dan alıntıdır. Google kitap için tıklayınız
BAKTERİLERİN İNSAN YAŞAMINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ Çok basit yapılı ,yaygın çekirdekli genellikle klorofilsiz ve bölünerek çoğalan bir hücreli canlılara bakteri denir. Bakteriler hem bitkilerden hem hayvanlardan farklıdır;hızlı çoğalmaları ve biyokimyasal etkileri bakımından canlılar aleminin dengesini sağlamada çok büyük önem taşıyan bir grup oluştururlar. Bakteriler bölünerek çoğalırlar,bölünme sonucunda ortaya çıkanlar ya bir arada kalır, ya ada çok değişiktirler ev yaşadıkları ortama göre bir görünüm edinirler. Bakteriler uyarlandıkları ortama ya da içinde yaşadıkları konağa en elverişli sıcaklık sınırları içinde hızlı çoğalırlar; Bakteriler doğada önemli rol kısmının çok yüksek enzim etkinliği vardır;mayalandırmaya dayalı sanayilerde bundan yararlanıldığı gibi üstün yapılı hayvanların bağırsaklarında besinlerin sindirilmesinde de, bunlar önemli rol kısım bakteriler pigment üretirler,Bir kısmı gaz üretir, demir, kükürt biriktirir,toksin salgılar,ya da içinde toksin toparlar. Genel olarak bakteriler mayalandırma ve çürütme maddeleri, Gaza ve cansız maddelere dönüştürürler;bu maddeler yeniden yaşamsal çevrimde yer gazları kendilerine bağlayabilir,böylece toprağı azotça zenginleştirir ve bitkilere, gelişmek için gereksindikleri inorganik besinlerin bir kısmını sağlamış olurlar. Kısaca söylemek gerekirse bakteriler biyosferdeki çevrimlerde, parçalayıcı ya da mineralleştirici olarak çok önemli rol oynarlar. Hastalık yapan bakteriler,bakteriler aleminin çok küçük bir bölümüdür. Bazı bakterilerin metabolik özelliklerinin saniyede kullanılması gelişme halindedir. Bir takım maddeleri üreten hücrelerin genlerinin bakteri kromozomuna bağlanabilmesi olanağı genetik mühendisliğinin temelidir;gen aşılan bakteriler istenilen maddeleri hayvansak proteinler,aşı antijenleri,vb. büyük ölçüde sağlayacaklardır. Bakteriler, bulundukları ortamın ya da organizmanın zararlarına yaşarlar. Küçüklüklerine karşın, bakteriler, optik mikroskop ile görülebilir ve bu aygıttaki görüntülerine göre bakteriler yüzeylerindeki türlü biçimde dağınık kirpikler sayesinde hareket ederler;kirpiksiz olanlar ise onları birbirinden ayıran şey özellikle biçimleridir. Bakteriler mikroskop altında genellikle küre, çomak ya da spiral biçiminde görülür. Küresel olanlara kok ya da kaküs, çomak ya da silindir biçiminde olanlara basil,tirbüşonu andıranlara da spiral yıllarda bu üç gruptan başka kare biçiminde bakteriler de biçimde birçok bakteri bazen bir zincir gibi arka arkaya dizilir, bazen de bir üzüm salkımı denen incecik kıllar vardır;tek hücreli canlı bu kılları bir kamçı gibi sağa sola sallayarak istediği yöne hareket ise tıpkı bir tirbüşon gibi döne döne ilerler. Bakteriler ikiye bölünerek ortamda yeterince besin varsa ve bütün koşullar uygunsa bir tek bakteriden 15 saat içinde 1000000 bakteri bu bölünme hep aynı hızla hem ortamdaki besin bu kadar büyük bir koloniye yetmemeye başlar, hem de bölünme sırasında açığa çıkan asitler bakterilerin üremesini durdurur. YARARLI VE ZARARLI BAKTERİLER Yeryüzünde bakterilerin bulunmadığı bir tek nokta yoktur, küçük canlılar topraktan okyanusların derinliklerine ve havaya kadar ortamda bozulmasının nedeni genellikle bakterilerdir. Daha da önemlisi insan ve hayvan hastalıklarının büyük bölümü ile bazı bitki hastalıkları bakterilerden ileri gelir buna karşılık bazıları özellikle ölmüş bitki ve hayvanların çürümesini sağlayan bakteriler çok yararlıdır. Bunlar ölü dokuları parçalayarak canlıların yapısındaki temel maddelerin ayrılmasına yardımcı maddeler de yeniden toprağa, havaya ya da suya karışarak öbür canlıların beslenmesinde rol bu bakteriler olmasaydı bütün yeryüzü ölü bitki artıkları ve hayvan leşleriyle kaplanırdı. Bakterilerin sanayi ve tarımda da çeşitli yararları postlarının sepilenerek ayakkabı ya da buna benzer deri eşya yapımına elverişli duruma getirilmesinde, bu poatlardaki kılların gevşemesini kolayca temizlenmesini sağlayan bakterilere iş dokumaların yapımında da, keten liflerini saran yapışkan maddeyi çözerek lifleri ayırmak için bu lifler suay bastırılır ve bakterilerin yardımıyla üstündeki yapışkan sıvıda temizlenir. Hoş kokulu ve lezzetli peynirlerin çoğu da bu özelliklerini bakterilere bakteriler ise çay yapraklarını olgunlaşarak kararmasını sağlar. Genetik mühendisleri bakterileri özel işlemlerden geçirip değişime uğratarak aşı,ilaç,hormon ve öbür kimyasal maddelerin yapımında kullanırlar. Soluduğumuz havanın 4/5 ini oluşturan azot gazı bitkilerin büyümesi için gerekli olan bir maddedir ama bitkiler bu elementi gaz halindeyken dokularına alıp yararlanamazlar. Azotu, nitral denen tuzlarına dönüştürerek bitkilerin kullanabileceği duruma getiren de gene bazı bakterilerdir. İnsanlarda ve hayvanlarda çeşitli hastalıklara yolaçan bakteriler,hasta bir insana dokunmakla,aynı havayı solumakla ya da bakterilerin üremiş olduğu yiyecek ve içeceklerle sağlıklı insanlara da ve cüzzam bakterilerden kaynaklanan hastalıkların yalnızca birkaçıdır. Açık yaralardan vücuda giren bazı bakteriler de kangrene yolaçar. Buna karşılık vücutta bazı bakterilerin bulunması sağlık açısından kalın bağırsakta yaşayan yararlı bakteriler besinlerin sindirilmesine yardımcı olur ve yiyeceklerin çok az bir bölümüyle kendileri yetinip geri kalanının bağırsaktan emilmesini bu bağırsak bakterilerinin çoğunu öldürdüğünden,bilinçsiz ve gereksiz antibiyotik kullanımı ishale ve buna benzer hafif sindirim bozukluklarına yolaçabilir. Leewenhoek’un 1983’te İngiltere’deki Kraliyet Derneği’ne bakterilerin çizimlerini göndermiş olmasına karşılık, bilimadamlarının bu buluştan yararlanmaları için 100 yıl geçmesi gerekti. Günümüzde,vücudun iç dokularına yerleşmiş olan bakterileri öldürmek için penisilin ve streptomisin gibi antibiotikler deri üzerindeki ve açık yaralardaki bakterileri öldürmek için de antiseptikler kullanılır. Alıntı
“Okuma, çalışma, eğitim faaliyetleri ile mücehhez insanın en büyük arzusu uygun, ideal bir meslek sahibi olmaktır.” Meslek, kazanç elde etmek, hayatin devamı için yapılan faaliyet olarak tanımlansa da, insanların meslek edinmelerinde tek unsur kazanç değildir. Meslek; bireye bağımsızlık, güvence, bir gruba ait olma, tanınma gibi gereksinimlerini karşılama olanağı da sağlar. Bunlardan daha önemlisi mesleğin özü; gerçekleştirme yolu olmasıdır. Sağlıklı insan çalışarak, bir şeyler üreterek tüm güçlerini kullanır ve geliştirir, bundan haz ve doyum sağlar. Bunun için paraya gereksinimi olmayan insanların da bir meslek edinip çalıştıklarını, bazı kimselerin az gelir getirse de kendi meslekliğini meslek aşkı nedeni ile daha çok gelir sağlayabilecekleri mesleklere tercih ettiklerini görmekteyiz. Meslek para kazanmanın ötesinde dünyayı güzelleştirme aracıdır. Meslek kişinin kimliğinin en önemli kaynağı olup, ayni zamanda onun çevresinden saygı görmesine, toplumda bir yer edinmesine ve işe yaradığı duygusunu yaşamasına olanak sağlar. Meslek etkinlikleri ile kişi kapasitesini kullanır, bir şeyler üretir ve yaratır. Bu etkinliklerden duyulan haz ve sağlanan doyum genel yaşama da yansır. Ayni şekilde, çalışma yaşamındaki huzursuzluk ve doyumsuzluk da kişinin psikolojik sağlığını bozar. Çalışma yaşamındaki mutsuzluğun en önemli nedeni ise kişinin seçtiği mesleğin niteliklerine uygun olmamasıdır. Günümüzde ki meslek türleri, bir kimsenin meslekleri tanımasına hatta isimlerini bile öğrenmesine olanak bulamayacağı kadar artmıştır. Teknolojinin ilerlemesi ile bazı meslekler çalışma hayatından silinmekte ya da çağa ayak uydurabilirse bazı değişikliklerle varlığını sürdürebilmektedir. Mesleklerde uzmanlaşma artmakta ve her bir uzmanlık alanı ayrı bir meslek olarak adlandırılmaktadır. Günümüzde, sanayileşmiş toplumlarda, artık gençlerin görerek, yaşayarak meslekleri tanıma olanağı çok sinirlidir. Çünkü bir çocuğun anne babasının işini gözleme ve ona katılma olanağına sahip olması bir yana dursun onların ne yaptıkları hakkında bir fikir sahibi olma olanağı bile yoktur. Çağımızda meslek seçiminin bir sorun haline gelmesinin bir diğer nedeni de özgürlüklerin genişlemesi, bireyin kendi yaşam biçimini seçmesi ve kararının sorumluluğunu taşıması gerektiği görüşünün benimsenmesidir. Uygun, arzu edilen mesleğin elde edilmesi, sahip olunması; günümüzün stratejik sorunu olan işsizliğin, istihdamın tek anahtarıdır. Fettah GÜVENTÜRKİnsan ve Ahlak Kitabından
kara hava ve suyun canlı yaşamındaki önemi