🐏 Zülfü Livaneli Kardeşimin Hikayesi Sözleri

yywIOzq. Zülfü Livaneli Sözleri ve Alıntıları - AlıntıSöz Anasayfa Düşünürler Zülfü Livaneli Sözleri ve Alıntıları Zülfü Livaneli EserleriKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiArafatta Bir ÇocukKardeşimin HikayesiSerenadEngereğin GözüMutlulukMutlulukMutlulukKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiSerenadBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümSerenadBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiLeylanın EviKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiArafatta Bir ÇocukKardeşimin HikayesiSerenadEngereğin GözüMutlulukMutlulukMutlulukKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiSerenadBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümSerenadBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiLeylanın EviKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturMutlulukSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturSon AdaSon AdaSon AdaSon AdaSon AdaEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturSon AdaEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturSerenadSerenadSon AdaSerenadSerenadBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturSerenadSerenadSerenadBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümKardeşimin HikayesiLeylanın EviSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümKardeşimin HikayesiSerenadSerenadEngereğin GözüSerenadKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiMutlulukEdebiyat MutlulukturKardeşimin HikayesiSon AdaSon AdaKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSon AdaSon AdaSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSevdalım HayatSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadMutlulukKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadSerenadEdebiyat MutlulukturEngereğin GözüKonstantiniyye OteliSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliLeylanın EviKonstantiniyye OteliBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliSon AdaSon AdaSon AdaSon AdaSon AdaKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKardeşimin HikayesiKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKonstantiniyye OteliKardeşimin HikayesiBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümSevdalım HayatSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümSerenadBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümKonstantiniyye OteliSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiKonstantiniyye OteliMutlulukBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüMutlulukMutlulukMutlulukSerenadKonstantiniyye OteliSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKardeşimin HikayesiKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümEngereğin GözüSerenadSon AdaSerenadSerenadEdebiyat MutlulukturSerenadKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiEdebiyat MutlulukturKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiMutlulukSerenadSerenadKardeşimin HikayesiLeylanın EviKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadLeylanın EviLeylanın EviLeylanın EviSerenadSerenadKonstantiniyye OteliSerenadOrta Zekalılar CennetiSevdalım HayatSevdalım HayatSevdalım HayatSevdalım HayatSerenadKardeşimin HikayesiSerenadOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiMutlulukOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiSerenadSerenadEdebiyat MutlulukturEdebiyat MutlulukturOrta Zekalılar CennetiEdebiyat MutlulukturSerenadEdebiyat MutlulukturSerenadSerenadSerenadSerenadEdebiyat MutlulukturSerenadSerenadSerenadSerenadMutlulukMutlulukGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalKardeşimin HikayesiGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiSerenadSerenadBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümKardeşimin HikayesiMutlulukSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiSon AdaKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadEngereğin GözüMutlulukMutlulukGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümEngereğin GözüEngereğin GözüVedaKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSon AdaSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukKonstantiniyye OteliOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiSerenadKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüSon AdaSon AdaSon AdaSon AdaSon AdaSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSanat Uzun Hayat KısaSanat Uzun Hayat KısaSerenadBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümSerenadSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümArafat'ta Bir ÇocukKardeşimin HikayesiBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSon AdaLeyla'nın EviKardeşimin HikayesiSon AdaKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiSon AdaSevdalım HayatLeyla'nın EviSerenadKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiKardeşimin HikayesiLeyla'nın EviSerenadEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüKardeşimin HikayesiEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüLeyla'nın EviLeyla'nın EviSon AdaSon AdaSon AdaSon AdaSon AdaSon AdaSon AdaLeyla'nın EviLeyla'nın EviBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukSon AdaSon AdaHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukGözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar KemalHuzursuzlukBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukOrta Zekalılar CennetiOrta Zekalılar CennetiSevdalım HayatSevdalım HayatSevdalım HayatSevdalım HayatSevdalım HayatHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukLeyla'nın EviKardeşimin HikayesiHuzursuzlukHuzursuzlukBir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümHuzursuzlukSerenadSon AdaSerenadSerenadHuzursuzlukSerenadSon AdaSon AdaKonstantiniyye OteliSon AdaSon AdaKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliKonstantiniyye OteliSerenadSerenadKonstantiniyye OteliHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüEngereğin GözüHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukSerenadHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukHuzursuzlukMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukMutlulukSerenad MERHABALAR; Blog Dostlarım; Son dönemlerin çok satanlar listesinin üst sıralarındaki yerini ısrarla koruyan ve benim de kayıtsız kalamadığım bir kitap ile karşınızdayım... ZÜLFÜ LİVANELİ'nin Son Kitabı "KARDEŞİMİN HİKAYESİ" KİTABA BAŞLARKEN; “İnsan Bir damla kan ve bin endişe” Şirazlı Sadi “Ey benim şahım; hayatımı bağışladım sana karşılığında hikâyelerimi çaldın benden. Oysa ben sadece hikâyelerde yaşayabilirdim. Şimdi onlar tükendi ve benim hikâyem de sona erdi.” Şehrazad’ın Ölümü, İntizar Hüseyin ARKA KAPAK “Aşk bir uçurum kenarında gözü bağlı yürümektir" . Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban itmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle, genç güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalı’nın kapıları aralanır. Kardeşimin Hikâyesi’ni okurken her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız. “Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadeniz’in lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum.” Cümleleriyle başlıyor romanımız. Çok geçmeden insanlardan ve hayattan elini eteğini çekmiş; insani duygulardan tamamıyla arınmış, kitaplarıyla ve köpeğiyle, nadir görüştüğü kardeşiyle yarattığı dünyasında; Karadeniz kıyısında Podima Köyü’nde kendi halinde ve sakin yaşamayı seçen romanımızın başkahramanı Ahmet Arslan; evinin temizlik işleriyle ilgilenen Hatice Hanım’ın telefonuyla güne uyanır. Hatice Hanım’dan arkadaşı Arzu’nun katledildiğini öğrenir. Arzu, kendisinden yaşça çok büyük ve zengin bir adamla evlenip Podima'ya yerleşen hayat dolu bir kadındır. Ahmet Arzu’yu daha yedi-sekiz saat önce kocası Ali’nin resim sergisi için verilen davette görmüştür. Davet sonrası İstanbul’dan gelen misafirleri ana yola çıkarmak için evden ayrılan kocasından sonra Ahmet de davetin yapıldığı evden ayrılmıştır. Ali, yarım saat sonra eve geri döndüğünde Arzu’nun kanlar içindeki cesedi ile karşılaşmıştır. Olay sakin bir hayat yaşanan köyde bomba etkisi yaratmıştır. Ahmet’in olayı öğrenmesinin üzerinden birkaç saat geçtikten sonra evine bir gazeteci gelir. Genç kız kendisiyle Arzu ile ilgili röportaj yapmak istemektedir. Ölümünden önce Arzu’yu son görenlerden olması ayrıca Arzu’nun Ahmet’i evinde sık sık ziyaret etmesi, onunla vakit geçirmesi buna nedendir. Ahmet ilk gördüğü andan itibaren kıza duymaya başlar. Bu bölümler bana Jean Reno'nun "Leon"filmini hatırattı. Onu yakınında tutmak için önce cinayet ile ilgili hikâyeler anlatır. Bu hikâyeleri de gözlemlerine dayandırır. Örneğin; Arzu ile Ali’nin bebeklerine bakıcılık yapan Bulgar hizmetçi Svetlana’nın Arzu ve Ali’ye bakışından bir hikâye kurgular. Olay günü Svetlana’nın tutuklanması Ahmet’in öngörüsü ile örtüşür. Ardından başkahramanımız Ahmet “Kardeşinin Hikayesi”ni anlatarak genç kızı evinde tutmayı başarır. Anne ve babalarını kaybettikleri trafik kazasından başlayarak günümüze kadar anlatır kardeşinin hikâyesini. KİTAPTAN NOTLAR; Öncelikle Kitabımızın başkahramanı Ahmet Bey'in hastalığı çok ilginç geldi bana; "Blunted Affect" hastalığın özelliklerini kitabın ilerleyen bölümlerinde parça parça öğrensek de hastalıkla ilgili araştırma yapınca, kitabın başından itibaren bana ilginç gelen; özellikle de Arzu'nun ölümünü duyduğunda Kahramanımızın şaşırma, üzüntü hissetmemesi durumu ile ilgili taşar yerine oturdu benim için. Arzu'nun ölümüne değinmişken; söylemeden geçemeyeceğim, pek çok arkadaşımın da gözünden kaçmamış olan durumu. Arzu’nun öldürülmesinden sonra, Ahmet ifadesi alınmak üzere çağrılır ve ifade verdikten sonra nezarette kalır. Burada ilginç olan Ahmet’in nüfus kağıdını kullanan Mehmet’in fark edilmemesi. 1953'te doğan Ahmet, 1963'de trafik kazasında ölmüştür. Numarası uygulaması 1999'da başlamıştır. numarası uygulanmasından uzun süre önce ölmüş olan Ahmet’in nüfus kağıdında numarası olamaz ve Mehmet’in yalanının fark edilmesi gerekirdi. Kaldı ki artık hastanede randevu alınırken bile istenen numarasına milletvekilliği de yapmış bir yazarın dikkat etmemesi bence kitabın önemli kurgu hatalarından. Keşke Yazar bu kısmı farklı bir biçimde bağlasaydı. Romanın başkahramanı oldukça ilginç bir kişilik sosyal bir gelişim bozukluğu var, insani duyguları yok ve insanlarla temas kuramıyor. İnsani duyguları anlamak için bolca okuyor. İnsanlarla temas ihtiyacını “sevgili” adını verdiği aletle karşılamakta. Sevgili sarılma makinesi denen, otistikler için tasarlanan bir aletten hareketle kahramanımız Ahmet’in tasarımı. Adını kitabın sonunda öğrenebildiğimiz gazeteci kızın davranışları, yaşıyla birlikte değerlendirildiğinde biraz çocukça ve şımarıkça geldi. Hele bir de bir cinayet haberini kovaladığı düşünülürse... Sürekli çatışmalarına, Hatta ilk başlarda cinayeti Ahmet Bey’in işlediğini düşünmesine rağmen, hele bir de “sevgili”yi gördükten sonra Ahmet’in evinde kalması da son derece ilginç geldi bana. Yazar kitabın pek çok yerinde pek çok farklı kitaptan alıntılar ya da göndermeler yapıyor. Bu alıntıların bazıları okuduğum kitaplardan olduğu için zorlanmadım fakat bazıları bana son derece yabancı kitaplardı. Yazarın alıntıları dipnot olarak vermemesi, bana göre bir eksiklikti. Cümleleri nete girip, kimin olduğunu araştırmak bolca vaktimi aldı ve beni yordu. Bunun sonucu olarak uzun bir okuma listesi oluşturmak zorunda kaldım. Kitapta en sevdiğim bölümler "Mor Tavşanlar" ve "Su içen Minareler"oldu. Beni en etkileyen kısımlar ise "Mehmet'in Ahmet'i Ziyareti" ile "Ahmet'in Hayatı Boyunca Yediği Hayvanları Gördüğü Rüya" oldu. Sonuç olarak Kardeşimin Hikayesi, Serenad’ın damağımda bıraktığı tadı bırakmakta eksik kaldı. Ancak bence yazarı oluşturduğu karakterle ilgili olarak kutlamak istiyorum. Oldukça ilginç bir karakter. Yine de bu garip adamı sevdim diyebilirim. YENİ KİTAPLARLA GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE... Başlığı yazdıktan sonra uzun bir süre nasıl başlayacağımı düşündüm. Çünkü kitabı beğendim mi beğenmedim mi bilemiyorum. Aslında tam da harika bir roman olduğunu düşünürken sonlardaki bir ayrıntı fikrimi değiştirdi. Onu da yazıp yazmamakta kararsızım. Kitabı okuyacak olanların önyargılı olmasını istemiyorum. Ama belki yazımın sonunda dayanamayıp söyleyebilirim Ahmet Arslan emekli olmuş, insan kalabalığından kaçarak hiç kimseyi tanımadığı Podima adlı bir köye yerleşip kendisiyle başbaşa kalmış bir sadece okuduğu kitaplardan ve köpeğinden ibarettir. Komşularının evinde bir cinayet işlenir ve Arzu Kahraman adındaki kadın ölü bulunur. O gece o evdeki davetlilerden biri de Ahmet Arslan olduğundan gazeteci olan bir kız cinayetle ilgili konuşmak için kapısını çalar. Ama aralarındaki konuşmalar zamanla Ahmet'in ikiz kardeşi Mehmet'in hikayesine odaklanır. Böylece kız bu hikayeye duyduğu meraktan günlerce Ahmet'in evinde kalır. Tabi ki amacı gazetede ilgi çekecek bir haber yakalamaktır. Yani cinayetle başlayan roman aslında daha çok ikiz kardeş Mehmet'in hüzünlü ve şaşırtıcı hikayesi üzerine kurulu. Bir yandan da okuyucuyu aşkın insanın gözünü nasıl da kör eden bir duygu olduğu konusunda düşündürtüyor. "Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir." Ahmet üzüntü, öfke, aşk gibi hiçbir duyguyu hissedemiyor. İnsanlara dokunma fobisi var. Ve gazeteci kızın onda kaldığı son gece bu duygulara karşı nasıl da özlem duyduğunu anlıyor. Biraz da insanın yaşadığı olayların psikolojik etkisine de değiniyor anlayacağınız. Ahmet cinayetle ilgili bir ipucu bulur ve bununla birlikte cinayeti kimin işlediğini anlar. Ancak bunu kimseye söylemez. Romanın sonunda Ahmet de ölü bulunur ve bir mektupla birlikte cinayeti kimin işlediğini açıklar. Açıkçası o kişinin olabileceği aklımdan hiç geçmemişti. Ahmet Arslan'ın ölümü Arzu Kahraman'ın katilinden çok daha önemli bir sırrı da ortaya çıkarır. Tabi ki bunu söylemeyeceğim yoksa kitabı okumanın bir anlamı kalmaz En başta da söylediğim gibi romanı aslında severek okudum ama dikkatimi çeken ve yazarın gözünden kaçan önemli bir şey beni kitaptan soğuttu birazcık. Yada Serenad'ı bayıla bayıla okuduğumdan beklentimi çok yüksek tutmuş olabilirim bilmiyorum. Ama fena değildi yine de. Konusu ahım şahım bir şey değil ama merak ettiğiniz için çabuk okuyorsunuz. Beni kitaptan soğutan noktaya gelince; sanırım bunu anlatırsam romanın zaten en ilgi çekici kısmını anlatmış olacağım. Okuyacak olanlara haksızlık etmek istemem. O yüzden sadece şunu söylemek istiyorum. Henüz kimlik numarası uygulamasının olmadığı yıllarda ölen birinin kimliğini kullanıyorsunuz diyelim. O kişi kayıtlara ölü olarak yılı ve mezar yeri bile belli. Sonra kimlik numarası uygulaması başlıyor. E tabi o kimlikle gidip kimlik no almak isteseniz zaten o kişi kayıtlarda ölü görünüyor bu kimliği nasıl kullanıyorsunuz diyecekler size. Alamazsınız yani. İşte herkesin kimliğinin üzerinde TC kimlik no olan bir dönemde sizin kimliğinizde kimlik no yok. Olmadığı gibi bir de onunla gidip savcılıkta ifade veriyorsunuz! Hem de hiç bir problemle karşılaşmadan ? Mümkün mü sizce? Bana göre değil. Mümkünse de benim aklım ermedi bir türlü Bir roman okurken çok gerçekçi olmamak lazım belki de bilemiyorum Şu anda anlattığım şey bu romanı okumayanlara tuhaf gelebilir. Ama okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bence Zülfü Livaneli'nin bunu gözden kaçırmaması gerekirdi diye düşünüyorum. Çok mu ukalalık ettim ne Ayrıca okurken Arzu'yu kimin öldürdüğünü hiç merak etmedim. Sanki o ayrı bir kitap gibiydi. Çok alakasız buldum Mehmet'in hikayesiyle Arzu'nun ölümünü. Tek merak ettiğim Mehmet'in başına gelenlerdi. Sonuç olarak kendini okutan fena değil dediğim bir kitap ile yarışamaz benim gözümde. Romandan birkaç alıntı ile sonlandırmak istiyorum yazımı. "İnsan herşeyi unutarak yaşayabilirdi. Ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı." "Herkes öleceği günü saati bilseydi geriye sayım ne kadar zor olurdu düşünsenize. Geçen her dakikayı bir tabut çivisi gibi algılamaz mıydık ?" Author Zülfü Livaneli Sözleri Zülfü Livaneli şair ve bir şarkı yazarıdır. Kültürel ve politik olarak başarılı olduğu gibi bir yazar olarak başarılıdır. Çağdaş müzik onunla tanınmasına rağmen o edebiyatın ona daha yakın olduğunu fark edince, son yıllarda kitaba önem verdi. Zülfü Livaneli romanları tiyatro film, sahne oyunları ve operalar haline getirilmiştir. Üzülme, ben senin yüreğinin doğru yerde olduğunu biliyorum. Elia ile Yolculuk, Zülfü Livaneli Öğrencilik yıllarımızdaki edebiyat dersleri, ne yazık ki öğrenciyi edebiyattan soğutmak için elinden geleni yapan bir tavra bürünmüştü. Divan edebiyatından iki dize alıp oradaki “sanatları” açıklamak, aruz vezinlerini ezberlemek vs. gibi genç bir öğrencinin içini bayacak derslerdi bunlar. Oysa, o yaştaki… Continue Reading → Ankara Üniversitesi’nde ders vermiş olan Ernst Reuter ne demişti bilmiyor musunuz? “Türkiye’de önemli insanlar değersizdir, değerliler ise önemsiz” Konstantiniyye Oteli, Zülfü Livaneli İnsan, hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor… Zülfü Livaneli, Kardeşimin Hikayesi Sayfa 262 Kalbinde ona inanç olduktan sonra ne farkı var, hepimiz onun kulları değil miyiz? Huzursuzluk, Zülfü Livaneli Gazali Bağdat’taki eğitimini tamamladıktan sonra bir kervanla Tunuss şehrine dönüyor. Ama yolda kervanı haramiler soyuyor ve herkesin altınını, gümüşünü alıyorlar. Gazali’nin de bir tek torbası var. Torba da gidiyor. Herkes kaderine razı olmuşken Gazali haramileri aramaya başlıyor. Aylarca aradıktan sonra… Continue Reading → Akıllı olan kişi, CHP’nin oligarşik bir yapıya dönüştüğünü anlayabilir. Paris güzel bir salon, Londra güzel bir park, Berlin güzel bir kışla ama İstanbul güzel bir şehir. Ben genel başkan olsam, bir dakika durmam Atatürk’ün yenilikçi, modern, çağdaş, laik düşüncesini korurum…. Continue Reading → hakkında şöyle bir eleştiri yazıp yayınladığım livaneli'nin son romanı. bire bir alıntılamak gerekirse - spoiler - orhan kemal roman armağanı alan son ada 2008 romanı ile büyük bir travmayı 184 sayfaya sığdırmayı başaran livaneli çok okumuş, çok görmüş, geçirmiş dinlemiş ve üretmiş bu uğurda sürgün yemiş bir müzisyen, yazar, siyasetçi, sanatçı olarak ne yazık ki çok okumuş, kaşarlanmış kitap çok sever okuru etkisi altına alamıyor. çünkü karşımızdaki alegorik bir roman değil, bir cinayet arkaplanında merak unsuru baskın bir kurmaca. dolayısıyla kitap bitince aklınızda kalan sürükleyici olması. zaten bu oltayı serenad 2011 romanında yutanlar kardeşimin hikayesi’nde ne yazık ki yutmuyor, kaba bir hapmışcasına yutamıyor. çünkü çok okumuş aklında birçok yazardan cümle, sözcük öbeği, fikir, hikaye, kurgu kalmış, bunlarla yetinmeyip düşünceler üretmiş kitap çok severler kardeşimin hikayesi ile bu eserler arasında örtüşmeler, esinlenmeler bulunca geriye sadece kitabın iki unsuru kalıyor merak uyandırıcı olan sürükleyici ve yalın dili. romanın derinlikli çizilmiş, bize siyah, beyaz ve gri tonlarıyla etraflıca tanıtılan tek karakteri var ahmet arslan ki, kendisi zaten romanın baş kahramanı, sinema diliyle başrolü. geri kalan tüm roman kişileri gazeteci kız, cinayete kurban giden arzu kahraman ve onun kadersiz eşi ali kahraman, gündelikçi podimalı hatice hanım ve onun engelli oğlu muharrem ile hiç çalışmayan eşi, işgüzar bakkal, köpek kerberos, kardeş mehmet arslan, tercüman ludmilla ve büyük aşk hristiyan ikonalarının yeryüzü timsali olga yüzeysel kalıyor ya da duyuları yerli yerinde olmasına karşın; aslında bunların üstesinden gelip, hükmeden diktatörü yendiğini söylüyor olsa da; artık ego, dostluk, aşk, nefret, kıskanma, öfke, pişmanlık gibi duygulardan yoksun ahmet arslan bilerek böyle aktarıyor. derinlemesine işlenen bir karakter olarak kurgu mu yoksa gerçek mi oyduğu okura bırakılan ali-arzu kahraman çiftinin çocuklarının bakıcısı svetlana. ufak bir hatırlatma, svetlana üzerinden kısaca bulgar zulmü ve sınırın öte tarafında kalan türklerin çilesi, trakya halkının bulgarlara olan bakışının anlatılması ise söyleyecek toplumsal bir mesajım var kaygısı değil de nedir? özellikle değinmek istiyorum, çünkü bu konuda merak duygumu bastıramıyorum livaneli reklam kokak satırlar yazmayı ne zaman bırakacak? ünlü markaların bizzat ürünlerinin isimlerini satırlarına konumlandırarak yazması 67 yaşına gelip de popüler kültüre uyum sağlamış bir eski tüfek görüntüsünden çok parasal etkilerden ötürü gibi. yoksa 325 sayfalık bir kurguyu yazmak için bilmem kaç sözcüğü satırlara dizen yazar markanın adını aldığı nesneyi mi yazamayacak? ayakkabı, tablet, araba, votka, viski sözcükleri ne güne duruyor? unutulan birkaç ürün için anlaşma sağlanamamış galiba dizüstü bilgisayar, soğuk bira, hava derecesine göre giyilen gömlek-pantolon-ayakkabılar, cep telefonu, ses kayıt cihazı, çanta, jandarmanın pikabı... satırlarda firma isimleri ve ürünlerinin markalarını kullanmak baş kahramanın okumayıp burnunu kıvırdığı o boyalı basın, gazetelerin havalı köşe yazarlarının parasal ilişkilerle köşelerine taşıdığı, ürün, marka, mekan, kişiyi öven, tanıtan, göklere çıkartıp okur kitlesine pazarlayan ama kıyısında köşesinde bu bir reklamdır ibaresi bulunmayan ama basbayağı reklam ve tanıtım kokan haberlerine benzemiş. günümüzün vazgeçilmezi diziler bile başlamadan önce uyarıyorlar seyredeceğiniz bu programda ürün yerleştirme reklamı yapılmaktadır. kısacası ne yaman bir çelişkidir bu böyle! son ada romanında böyle bir şey çıkmazken okurun karşısına serenad ile başlayan satır aralarında marka/ürün yerleştirme gördüğümüz kadarı ile kardeşimin hikayesi romanında zirveye ulaşmış. tamam yazar çağı yakalamalı, içinde yaşadığı zaman ve mekanı, gelişmeleri satırlara taşıyıp kurgusunu bu kaynak ve ya çöplükten besleyerek oluşturmalı. kısaca zamanın ruhunu yakalamalı. ama kölesi de olmamalı.”para denilen şey nesneleri satın alır duyguları değil. duyguları biriktirebilmek için yine parayla satın aldığımız kitapları okumalı, edebiyata sığınmalıyız.” tam olarak olmasa da böyle bir cümle vardı kitapta, sayfaları karıştırdım ama bulamadım. kitap agatha christie’nin cinayet romanları, yasunari kavabata’nın uykuda sevilen kızlar ve bu romana güzelleme yapan gabriel garcia marquez’in benim hüzünlü orospularım, vedat türkali’nin kayıp romanlar ve yazarın kendi eseri serenad'dan esintiler taşıyor. kavabata, marquez ve türkali’de yaşı geçkin ama içi genç herkesten farklı erkek ile genç, diri vücudu cinsel arzularla dolu ve bir o kadar da bakılanmış, ama erkeğe yabancı bu zamana uygun kadına duyulan gizli istek ve korkak bir aşk benzer bir şekilde kardeşimin hikayesinde karşımıza çıkıyor. her ne kadar ayrı imiş gibi dursa da dört roman benim izlenimlerim bu yönde, her satırda bu üç roman geldi aklıma. nasıl ki marquez’in 90 yaşındaki azgın ihtiyarı 14 yaşındaki delgiadina’sı ile kendince erotik bir oyun oynar, onu seyreder, onu besler, yardım eder ve böylece tatmin olur livaneli’nin romanı kardeşimin hikayesi’nin baş kahramanı ahmet arslan da arzu kahraman cinayetini araştırmak için podima’ya gelip kapısını çalan gazeteci kızdan hoşlanır, onunla kedi-fare oyunu oynar. çünkü bu oyun tek düze hayatına giren tek farklı şeydir, üstelik kendi hayatı da diğer insanlara ya merak ya da saçma derecesine farklı gelmektedir. her iki romanda esinlendiği romanlardan alıntılarla selamlar okurlarını marquez, kavabata’dan, livaneli de intizar hüseyin ve bin bir gece masalları’ndan. zaten ahmet, anlatacak başka hikayesi kurgulayacak başka gerçekliği kalmayınca da gitmeyi seçti ve gitti; tıpkı dinleyecek başka bir hikaye kalmayınca gitmeyi tercih eden gazeteci kız gibi, tıpkı başka sır kabul etmeyen kardeşi mehmet gibi. livaneli her ne kadar ahmet arslan’ın ağzından cinayet romanlarının olay örgüsünü eleştiriyor görünse de pekala onların izinden gidiyor. arzu kahraman cinayeti olayların gelişmesi; dahası ahmet arslan’ın içinde büyüttüğü hikayesini kurgulayarak anlatacağı bir ortam sağlıyor, bu durumdan memnun aslında. bir tek memnun olmadığı an var mehmet’in bir gece ansızın çıkıp gelmesi. bu memnuniyetsizliği de mehmet’in gitmesi ile sona eriyor. artık hikayesini ölü keşişlerden sonra yeryüzünde bir canlı dinleyecek, ortak olacak ve sonrasında devlet bilecek. üç merak unsuru var romanda katil kim? mehmet arslan’ın hikayesi nasıl bitecek? gazeteci kız ile bir ilişkisi olacak mı ahmet arslan’ın? merak fazla sürmüyor, kedi misali ölmüyorsunuz da romanın akıcı dili ve merakı diri tutan anlatımı bir solukta okutuyor kendisini. tek kusuru fazla aceleye gelmiş sonu ve her konuda söyleyecek bir sözünün olması. özellikle de iki kadın arasındaki aşkın tasvirinin, olga’nın güzelliği ve hissettiklerinin açıklanması fazlaca havada kalıyor, okura mehmet’in hissettiği aşkın geçtiği gibi geçmiyor. bunu büyük aşkı yaşayan mehmet’in rusça bilmediği için kendisinde eksik kaldığından satırlara da eksik geçtiğine yoralım ve sözü eşkiya baran’ın sözüyle bitirelim “doğru ya sevdanın karşısında ne önemi var hayatın!” okumaya yeni başlayan biriyseniz çok seviyor, kitap çok okur ve çok sever biriyseniz de gecenin kör yarılarına dek düşünüp sayfalarca eleştiri yazıyorsunuz ve yine de keyifli bir okuma günü geçirdiğiniz için yazara teşekkür ediyorsunuz. roman aşk, para, cinsellik, erkek-kadın ve çevresel ilişkileri, rejimler, savaşlar, bir dönemin yıkılıp yenisinin başlangıcı ve doğurduğu sorunlar, sancılar, parçalanan yaşamlar, geçmişin modasının asla geçmeyeceği, edebiyat, bilim, sanat, duygu ve duyular, hisler üzerine adeta özlü sözlerle, alıntılarla süslenmiş, hemen her konuda söyleyecek bir sözü var. elimden geldiğince kırmızı kopya kalemimle bu satırların altını çizmeye çalıştım. bazı cümlelerde kullanılan kitap, yazar ve roman kahramanı, yer-mekan-zaman isimleri yeni öğrenmelere kapı açar nitelikte. aynı tekniği livaneli serenad romanında da yapmıştı. sanırım sunay akın tarzı bu olsa gerek; zaten serenad’ın sonundaki teşekkür yazısında ismi anılanlardan biri de sunay akın idi. kitabın yayıncısı doğan kitap’a fikri mülkiyeti bende saklı olmak kaydıyla bir öneri romanın e-kitap olarak piyasaya sunulacak kopyasında bahsettiğim bilgiyi genişleten bu katkılı satırlar, isimler, yönlendirmeler tıklanabilir hale getirilmeli. o zaman okur etkileşimli bir okuma deneyimi yaşayacak, öğrenme anında gerçekleştiği için kitap ve yazarla bütünleşerek okuma eylemini zenginleştirecektir. livaneli son ada ve serenad romanlarında sürdürdüğü bu satır içi “çok şey biliyorum, okudum, dinledim, gezdim, gördüm, ürettim sen de bil bunları, payın al bu satırlardan” oyununa yaratıcı yazar ekibi desteği sağ olsun kardeşimin hikayesi romanında da devam ediyor. ufak anekdotlarla, küçük hikayelerle serenad’da maximilian wagner ağzından demokrasi dersi verilirken, kardeşimin hikayesi’nde ahmet arslan ağzından aşk, duygular, insanlar, tutum ve davranışları üzerine afili sözler söyleniyor, son ada romanında ise yazar ağzından isyan bayrakları açılıyordu hatırlarsanız zenginleştirdiği bu açıdan bilgilendirici, toy okuru şaşırtıcı oyunu fazla oynamaması şart. yoksa okurda “romana yataklık eden, fon oluşturan tarihsel bir olay ve bundan etkilenen iki aşık, bu olayın geleceği, günümüze ulaşması ve bir aşık, bir anlatıcı, bir araştırıcı... gibi belirli bir şablon bulmuş onun üzerine yazıp duruyor” hissi uyandırır ki, okuru soğutur yazardan ve o kadar çok iyi edebiyatçı var ki, kendisinin de romanında bahsettiği gibi kendisine sıra gelmez diyebilir. bunu yine belirtelim ki sunay akın’ın istanbul, kız kulesi ve nazım hikmet’i birbirine en fazla 6 noktada bağlayıp birleştirmesi ve bu şekilde kitaplar üretmesine benziyor. ufak bir not kitaptaki kediye üç kez şiddet uygulandı hemşirenin sopayla dövmesi, köpeğin kovalaması, çocukların taşlaması, ahmet’in komando bıçağı fırlatması ve bilerek acı çektirildi. aynı şekilde tek kusuru yarım akıllılık olup duygularını akıllı insanlar gibi mantıkla değil gelişmemiş dürtüleriyle yönlendiren engelli muharrem’i baş kahramanın aşağılamasını çok yadırgadım. özellikle de kedi! tabii, genel olarak baş kahramanımızın herkese tepeden bakan davranışlarını saymıyorum, karakteri gereği öyleydi, hoş görüyorum. son söz olarak... son beş yıllık üretimine baktığımız da livaneli’nin anı ve köşe yazılarını derlediği kitaplar hariç üç romanını görüyoruz. özellikle orhan kemal roman armağanına layık görülen alegorik ve fantastik bir dille yazılmış son ada romanı serenad ve kardeşimin hikayesi’nin arasından sıyrılsa da serenad'ın da hakkını yemeyelim güncele ulaşamamış karadenizin dibinde karanlıkta yatan bir konuyu gündeme alıp sürükleyici bir dille okura sundu, hem baskı sayısı olarak hem de yeni okur olarak çok sıfırlı sayılara ulaştı. yumuşak, akıcı ve bilgili üslubuyla livaneli, kardeşimin hikayesi romanında kurgunun hayattan daha gerçek olduğunu, gerçeği kurguladığı ve unutmak istediği hatıralarıyla amansız bir aşk acısıyla örülü hikayesi olan yenilmiş, ama bu yenilgisini unutarak yaşayan ve her şeyi hatırlamayan hayattan gönülsüzce emekliye ayrılmış bir insanın hikayesini anlatıyor bir aşk cinayetinin arkaplanında. yine de okuyunuz, kaybedeceğiniz bir şey yok. zira okumak güzeldir, yüce bir erdemdir, her ne kadar hâlâ suç sayılsa da! - spoiler - kaynak sözlükçülerin blogları/mahsus mahal

zülfü livaneli kardeşimin hikayesi sözleri