🌜 Kesinleşme Ve Varsa Infaz Sonrası Dosya Kapatıldı
Ancak dosya özel yetkili savcılık, askeri savcılık ve askeri mahkeme üçgeninde olağan bir yargısal süreç işletilmeden kapatıldı. Anayasa Mahkemesi’nin de dosyayı basit bir usul eksikliği gerekçe göstererek reddetmesinin ardından Roboski katliamı ile ilgili iç hukuk yolları tamamen kapandı.
Hakkınızdaverilen hapis cezasını temyiz ettiniz Yargıtay ilgili Ceza Dairesi kararı onadı ve hakkınızdaki karar kesinleşti. Tüm kanun yollarının tükendiğini, kaderinize boyun eğmeniz gerektiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Ceza Mahkemesinde hakkınızda verilen hüküm temyiz edilmez ise veyahut temyiz edilmesine rağmen Yargıtay tarafından ONANIR ise hüküm
Kapanan dosya uyap silinmesi. Öncelikle Selamün Aleyküm, aşağı da sizlere danışmak istediğim bir konu var. Kısaca özetleyim : 2008 yılında "2863 Sayılı Kanuna Aykırılık" yüzünden 1 yıl 8 ay HAGB aldım. 2013 yılın düşmesi gerekirken düşmedi ve 4 ay önce mahkemeye başvurdum. Dosyanın kapanması için ek karar çıktı.
Kanunkoyucunun asıl ceza için vaz geçtiği takip yetkisini, hak yoksunluğu için devam ettirmesi tutarlı olmayacağından bu madde çerçevesinde kesinleşme ile başlayan Tck’nın 53/1. maddesindeki veya infaz ile başlayan 53/5-6. maddelerindeki hak yoksunlukları ancak zamanaşımı doluncaya kadar devam edebilecek, bu tarihten sonra
Demokrasilerde kamuoyunun ve kamuoyunu temsil eden güçlü STK’ların ve bunların sesi olan medyanın denetimi de önemlidir. Eskiden STK'lar da yolsuzluk iddialarını gündeme getirir kamuoyu oluştururdu. Mesela DENETDE Başkanlığım dönemimde, Kamu Görevlisi olmama rağmen "57. Hükumetin yolsuzluk karnesi kabarık" diye demeç vermiş, Halk Bankası ve Ziraat Bankasındaki
Raportör atanmasının ardından,dosya ön inceleme aşamasında bir takım konularda incelemeye tabi tutulacaktır.Bunları hukuk ve ceza dosyaları bakımından ayrı ayrı inceleyecek olursak; Ceza Muhakemeleri Kanununa göre ön inceleme aşamasında; Bölge adliye mahkemesinin yetkili olmadığının anlaşılması hâlinde dosyanın yetkili
Tümdosya kapsamı mahkememizce değerlendirildiğinde; Müşteki/borçlu vekili mahkememize başvurusunda dayanak ilamda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, CMK 231/5. maddesine göre hükmün ferileri ile birlikte hukuki sonuç doğuramayacağını, karar kesinleşmediğinden infaz kabiliyeti bulunmadığını ileri sürerek takibin iptaline karar
RjnW. 04 Nisan 2018 1143 frcry Mahkeme kararının kesinleşmesi yaklaşık bir hafta önce duruşmam oldu, bu karar ne zaman kesinleşir, bana tebliğ gelmedi henüz sadece duruşmada yuzume okundu. 04 Nisan 2018 1152 adige6038 Aday Memur Konunuz neydi hakkinizda nasil bir karar verildi 04 Nisan 2018 1432 frcry Memur Konunuz neydi hakkinizda nasil bir karar verildi adige6038, 4 yıl önce - Alıntıya git konu malum konu, beraat ile sonuçlandı 04 Nisan 2018 1827 30 eylül Yasaklı konu malum konu, beraat ile sonuçlandı frcry, 4 yıl önce - Alıntıya git Savcı itiraz ettimi karara. Etmediyse bir haftada kesinleşiyor. O bir haftalık sürede gerekçeli karar yazılınca başlıyor. 15 -20 güne gerekçeli karar çıkar devre. Birde e devletten takip et. Hayırlı olsun. 04 Nisan 2018 1830 30 eylül Yasaklı konu malum konu, beraat ile sonuçlandı frcry, 4 yıl önce - Alıntıya git Devrem ihraç isen gerekçeli kararı beklemeden karar duruşması nın tutanağını al valilik kanalıyla ohal komisyonuna ek dilekçe ile gönder. Açıkda isen ver. 04 Nisan 2018 1908 frcry Memur Devrem ihraç isen gerekçeli kararı beklemeden karar duruşması nın tutanağını al valilik kanalıyla ohal komisyonuna ek dilekçe ile gönder. Açıkda isen ver. 30 eylül, 4 yıl önce - Alıntıya git yok hayır görevdeyim, savcı itiraz edeceğini sanmıyorum kendisi beraat talep etti zaten 04 Nisan 2018 1909 frcry Memur Savcı itiraz ettimi karara. Etmediyse bir haftada kesinleşiyor. O bir haftalık sürede gerekçeli karar yazılınca başlıyor. 15 -20 güne gerekçeli karar çıkar devre. Birde e devletten takip et. Hayırlı olsun. 30 eylül, 4 yıl önce - Alıntıya git e devlet de gerekçeli karar yazıldı yazıyor 04 Nisan 2018 1915 30 eylül Yasaklı e devlet de gerekçeli karar yazıldı yazıyor frcry, 4 yıl önce - Alıntıya git O zaman kardeşim davanın görüldüğü mahkemenin kaleminden sen yada avukatın alabilir. Ben kendim almış tım. Tekrar hayırlı olsun kardeşim. 04 Nisan 2018 1919 30 eylül Yasaklı yok hayır görevdeyim, savcı itiraz edeceğini sanmıyorum kendisi beraat talep etti zaten frcry, 4 yıl önce - Alıntıya git Ayrıca savcı beraat istediyse zaten itiraz etmez gerekçeli karar yazıldıgına göre karar kesinleşmiş tir devre. 04 Nisan 2018 2019 karaali_2016 Aday Memur e devlet de gerekçeli karar yazıldı yazıyor frcry, 4 yıl önce - Alıntıya git 7 günden sonra karar kesinleşir 04 Nisan 2018 2102 Zlmdnya Aday Memur Sanık sayısı az ise hemen çıkar gerekçeli karar fazla ise 1 ayı rahat bulur gerekçeli kararın çıkması ayrıca e devlette gerekçeli karar yazıldı der ama hemen çıkmaz biraz sürüyor..tebliğ edilmesi fotokopiye gitmesi falan filan... bende malum konudan beraat aldım 20 aydır açıktayım dosyam yüksek disiplin kurulunda meslekten çıkarma İstemi'yle beklıyor oyle 04 Nisan 2018 2104 Zlmdnya Aday Memur Ayrıca hangi maddeden beraat aldınız cmk 04 Nisan 2018 2151 frcry Memur Ayrıca hangi maddeden beraat aldınız cmk Zlmdnya, 4 yıl önce - Alıntıya git inan hiç bilmiyorum orasını dinlemedim, karsr gelince yazarım. ama her turlu şupheden uzak v. s falan dedi sonra beraat verdi 04 Nisan 2018 2155 Zlmdnya Aday Memur inan hiç bilmiyorum orasını dinlemedim, karsr gelince yazarım. ama her turlu şupheden uzak v. s falan dedi sonra beraat verdi frcry, 4 yıl önce - Alıntıya git Hayırlı olsun tekrar allah yaşatmasın bi daha Hak yerini buluyor bi şekilde 04 Nisan 2018 2156 karaali_2016 Aday Memur inan hiç bilmiyorum orasını dinlemedim, karsr gelince yazarım. ama her turlu şupheden uzak v. s falan dedi sonra beraat verdi frcry, 4 yıl önce - Alıntıya git Karar yüzüne okunmuşsa tebliğ yapılmaz 7gün duruşma gününden itibaren başlar 04 Nisan 2018 2158 Zlmdnya Aday Memur Karar yüzüne okunmuşsa tebliğ yapılmaz 7gün duruşma gününden itibaren başlar karaali_2016, 4 yıl önce - Alıntıya git Benim yüzüme yapıldı ama dün tebliğ geldi 150 sayfa gerekçeli kararla birlikte 04 Nisan 2018 2200 Zlmdnya Aday Memur Yoruma eksi Veren arkadaşın zoruna ne gitti acaba yaşadığımız süreci anlattık .. ne adamlar var arkadaş 05 Nisan 2018 1557 baho14 Aday Memur Duruşmanızda Başbakanlık Avukatı Katılan sıfat ile katılmış ise onlar mecburen istinafa gidiyor bi 05 Nisan 2018 1559 frcry Memur Duruşmanızda Başbakanlık Avukatı Katılan sıfat ile katılmış ise onlar mecburen istinafa gidiyor bi baho14, 4 yıl önce - Alıntıya git sanmam olacağını Başbakanlık avukatının 05 Nisan 2018 1600 baho14 Aday Memur Duruşmanızda Başbakanlık Avukatı Katılan sıfat ile katılmış ise onlar mecburen istinafa gidiyor bilginiz olsun, eğer var ise başbakanlık avukatı ile görüşün karara itiraz edip etmeyeceği hususunda. İnşallah itiraz etmez. 05 Nisan 2018 1601 frcry Memur Duruşmanızda Başbakanlık Avukatı Katılan sıfat ile katılmış ise onlar mecburen istinafa gidiyor bilginiz olsun, eğer var ise başbakanlık avukatı ile görüşün karara itiraz edip etmeyeceği hususunda. İnşallah itiraz etmez. baho14, 4 yıl önce - Alıntıya git katılan sıfatı ile kimse görünmüyor e devlette sadece tek sanık ben varım ve bir kaç tanık . İtiraz edilecek bir husus da yok açıkcası Toplam 24 mesaj
CMK Madde 232 1 Hükmün başına, “Türk Milleti adına” verildiği yazılır. 2 Hükmün başında; a Hükmü veren mahkemenin adı, b Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği, c Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, d Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı, Yazılır. 3 Hükmün gerekçesi ve varsa karşı oy gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur. 4 Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır. 5 Değişik 24/11/2016-6763/31 md. Hüküm sonucu tefhim edildikten sonra gerekçeli karar imzalanmadan hâkim ölür veya herhangi bir sebeple kararı imzalayamayacak hâle düşerse, yeni hâkim, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı bizzat yazarak imzalar. Toplu mahkemelerde böyle bir durumun gerçekleşmesi hâlinde, hüküm diğer hâkimler tarafından imzalanır ve başkan veya en kıdemli hâkim tarafından, hükmün altına diğer hâkimin imza edememesinin sebebi yazılarak imza olunur. 6 Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir. 7 Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir. 5271 sayılı CMK Ceza Muhakemesi Kanunu Tam Metin CMK Madde 232 Gerekçesi Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. Bu nedenle hükmün başına Türk Milleti adına verildiği yazılacaktır. Hükmün başlık bölümünde ayrıca mahkeme başkan ve üyeleri veya hâkim, Cumhuriyet savcısı, zabıt kâtibi, katılan, sanık ve avukatların da gösterilmesi zorunludur. Hükmün gerekçesi tümüyle duruşma tutanağına geçirilmemişse, açıklanmasından itibaren onbeş gün içinde yazılıp dava dosyasına konulur. Maddeye göre, hükmün gerekçesi ile açıklanan ve hükmün esasını oluşturan hüküm fıkrası kısa karar uyumlu olmalı, sonradan yazılan gerekçeye göre kısa karar değiştirilmemelidir. Açıklanan hüküm fıkrasında, 232 nci maddeye göre kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, ceza miktarının, kanun yollarına başvurma olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin açıkça ve tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi maddenin altıncı fıkrasının emridir. Maddenin altıncı fıkrasında getirilen bu hükümle, 4709 sayılı Kanunla Anayasanın 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik sonucu, Devletin, işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilerine başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğuna ilişkin Anayasa hükmüne uygulama yeteneği kazandırılmıştır. Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimlerce imzalanır. Hükümlerin nüshâları ve özetleri de mahkeme başkanı veya hâkim ve zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühür konulur. Hâkimlerden biri geçerli bir mazereti nedeniyle karar ve hükmü imzalayamayacak durumda ise engelin nedeni mahkeme başkanı tarafından ve aynı nedenle yokluğunda ise hükme katılan hâkimlerden en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılacaktır. CMK 232 Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Emsal Yargıtay Kararları Ceza Genel Kurulu - Karar 2019/77 CMK 232 Gerekçeli kararın usul ve yasaya uygun yazılmamış olması bozma nedenidir. Yerel Mahkemece, gerekçeli kararda başlık kısmından sonra “Gereği Düşünüldü” başlığı altında, iddianameden ve yapılan yargılama sonucunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karardan söz edilip sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle cezalandırıldığı, bu hükmün de temyizi üzerine Özel Dairece bozulduğu belirtilerek Özel Dairenin bozma ilamının bir kısmına yer verildiği, direnme gerekçesi de gösterilmeden direnme kararı ile direnme kararına konu hükmün kurulduğu anlaşılmakla; Yerel Mahkemece gerekçeli kararın “başlık” ve “sonuç” bölümlerinin yazımında CMK’nın 232. maddesinde yazılı hususlara riayet edilip “Gereği Düşünüldü” başlığı altında da, iddianameye yer verilmekle birlikte sanığın savunmasına, hükme esas alınan ve reddedilen delillere yer verilmemesi, sanığın suç oluşturduğu kabul edilen fiilin gösterilip nitelendirilmesinin yapılmaması, hüküm bölümünde yer alan uygulamaların dayanaklarının gösterilmemesi, yine direnme gerekçesinin bulunmaması karşısında, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, Anayasa’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34 ve 230. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçeyi içermemesi, yine usul ve kanuna uygun direnme gerekçesi gösterilmemesi isabetsizliklerinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir. Ceza Genel Kurulu - Karar 2018/108 CMK 232 Hâkimin kısa kararı tefhim ettikten sonra gerekçeli kararı yazıp imzalamadan önce ölmesi nedeniyle yerine görevlendirilen hâkim tarafından gerekçeli kararın yazılmasında usul ve kanuna aykırılık bulunmamaktadır. Hâkimin kısa kararı tefhim ettikten sonra vefat etmesi nedeniyle gerekçeli kararın görevlendirilen hâkim tarafından yazıldığı olayda; hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ceza ve hukuk usulü kurallarına göre tek hâkimli mahkemelerde görev yapan hâkimin gerekçeli kararı yazıp imzalamadan vefat etmesi ya da herhangi bir sebeple kararı imzalayamayacak hâle düşmesi durumunda nasıl bir yol izleneceğine ilişkin bir düzenleme yapılmamış ise de; yerleşmiş uygulamada, görevlendirilen hâkimin gerekçeli kararı yazıp imzalamak yetkisine sahip olduğunun kabul edilmesi, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 232. maddesinin beşinci fıkrası ve 6100 sayılı HMK’nın 299. maddesindeki hükümlerle, hâkimin gerekçeli kararı imzalamadan ölmesi veya herhangi bir sebeple kararı imzalayamayacak hâle düşmesi durumunda yeni hâkimin, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı bizzat yazarak imzalayacağının hüküm altına alınarak yerleşmiş uygulama doğrultusunda düzenleme yapılması göz önüne alındığında, hâkimin, kısa kararı tefhim ettikten sonra gerekçeli kararı yazıp imzalamadan önce vefat etmesi nedeniyle yerine görevlendirilen hâkim tarafından gerekçeli kararın yazılacağı kabul edilmelidir. Ceza Genel Kurulu - Karar2015/117 CMK 232 Yabancı uyruklu olup yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırmada yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır. Ceza Genel Kurulunun gün ve 194-211, gün ve 79-105 sayılı kararlarında belirtildiği üzere, sanığa ait nüfus ve adli sicil kayıtları hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde kesin olarak belirlenmelidir. Zira, ilamın aidiyetinde ve cezanın kişiselleştirilmesinde dayanılan resmi bilgi ve belgelerdir. Yargılama makamlarınca UYAP kullanılmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının nüfus kayıtlarına ulaşılabilmektedir. Yargılama konusu dosyanın tarafı olup, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan kişilerin nüfus kayıtları ise Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün gün ve 63/2 nolu genelgesinde belirlenen esaslara göre istenmelidir. Genelge uyarınca İ. üyesi olan S. Devleti vatandaşlarının nüfus ve adli sicil kayıtlarının İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü İ. Daire Başkanlığından talep edilmesi gerekmektedir. Şu halde; yabancı uyruklu sanığın nüfus kayıt örneği ve adli sicil kayıtlarının, Adalet Bakanlığının bu konudaki genelge hükümleri de göz önünde tutulmak suretiyle, öncelikle ilgili uluslararası kuruluş veya sanığın uyruğu olduğu ülkeden kayıtlara uygun olarak getirtilmesinden sonra, Türkiye’de de adli sicil kaydının bulunup bulunmadığının araştırılmasında ve getirtilen belgelerin 5271 sayılı CMK’nın 147, 191 ve 209. maddeleri uyarınca duruşmada okunmasında zorunluluk vardır. Ayrıca CMK’nın 225. maddesi gereği hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilebilecek olup uyarınca da hükmün başında sanığın açık kimliğinin gösterilmesi şarttır. Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Yabancı uyruklu olup yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırmada yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır. YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas 2018/89 Karar 2018/267 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Yalan tanıklık suçundan sanık …`nin beraatine ilişkin Felahiye Kapatılan Asliye Ceza Mahkemesince verilen gün ve 53-14 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince gün ve 8434-2652 sayı ile; “Tüm dosya kapsamına göre Felahiye Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/96 numaralı soruşturma dosyasında …`i azmettirerek yalan tanıklık yaptırdığı sübuta eren sanığın unsurları yönünden oluşan yalan tanıklık suçuna azmettirmekten mahkûmiyeti yerine yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir. Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesi ise gün ve 246-501 sayı ile ilk hükmünde direnmiştir. Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının gün ve 382869 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanunun 36. maddesiyle değişik CMK`nun 307. maddesi uyarınca Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmiş, Yargıtay 8. Ceza Dairesince gün ve 13850-145 sayı ile; görevsizlik kararı verilmesi üzerine inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince gün ve 12-12 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle direnme kararının yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. İncelenen dosya kapsamından; Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan, ilk hükümdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır. Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı CMK’nun 34. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacağında kuşku yoktur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre de, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK’nun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulması, bunun yanında direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; Yerel mahkemece, sanık hakkındaki ilk hükümde direnilirken, bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan ilk hükümdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle hüküm kurulmuştur. Bu itibarla, diğer yönleri incelenmeyen direnme kararına konu hükmün belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmelidir. SONUÇ Açıklanan nedenlerle; 1- Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesinin gün ve 246-501 sayılı direnme kararına konu hükmünün, usul ve kanuna uygun direnme gerekçesi gösterilmeden karar verilmesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas 2016/14514 Karar 2018/7224 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 165/1. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun uzlaşma kapsamına alındığı nazara alınarak, uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, 2- Suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu için 5237 sayılı TCK’nın 165/1. maddesinde “altı aydan üç yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezası” yaptırımının, her ikisinin de birlikte öngörüldüğü, yasada hapisle birlikte öngörülen adli para cezasının gün sayısının alt sınırının gösterilmediği hallerde aynı Yasa’nın 52/1. maddesi gereğince alt sınırın beş gün olduğu; somut olayda, hükümde suça sürüklenen çocuk hakkında yüklenen suçtan dolayı hapis cezası yasa maddesinde gösterilen alt sınırdan belirlendiği halde, adli para cezasının, gün sayısının herhangi bir gerekçe gösterilmeden alt sınır olan 5 gün yerine, 30 gün olarak belirlenmesi suretiyle TCK’nın 165/1 ve 52/1. maddelerine açıkça aykırı davranılması sonucu fazla adli para cezasına hükmedilmesi, 3- Doğrudan hükmedilen adli para cezası ile hapis cezasından çevrilen adli para cezalarının içtima edileceğine ilişkin 5237 sayılı TCK’da hüküm bulunmadığı gözetilmeden suça sürüklenen çocuk hakkında hükmedilen farklı nitelikteki adli para cezalarının toplanması suretiyle karar verilmesi, 4- Adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında taksitlendirmeye ilişkin uygulama maddesi gösterilmeden hüküm kurularak, 5271 sayılı CMK’ nın 232/6. maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 04/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ Esas 2018/1605 Karar 2018/3501 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Gereği görüşülüp düşünüldü; Sanığın aşamalardaki savunmalarında, olayın çıkış sebebini ve gelişimini çelişkili şekilde anlattığı, abisi olan tanık …in de tarafsız olmayıp, anlatımlarının da çelişkili olduğu, olayın tarafsız görgü tanığının bulunmadığı, ilk haksız hareketin kimden geldiğinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği anlaşılmakla, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun tarih ve 2002/4-238 Esas - 367 sayılı Kararı uyarınca, sanık lehine TCK`nin 29. maddesi gereğince asgari seviyede uygulanan indirim oranı yeterli görüldüğünden, tebliğnamedeki 2 numaralı bozma görüşüne iştirak edilmemiştir. 15271 sayılı CMK`nin 232/2-b maddesi gereğince müşteki …ın açık kimlik bilgilerine gerekçeli karar başlığında yer verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 2…. Adli Tıp Şube Müdürlüğü`nün raporuna göre, sanığın eylemi nedeniyle müştekinin sol dirseğinden, göğüs altından ve sol kalçasından bıçakla yaralandığı ve meydana gelen pnömotoraks nedeniyle yaşamını tehlikeye sokacak bir duruma neden olduğu, müştekinin olaydan sonra tarihinde öldüğü anlaşılmakla, suç vasfının belirlenebilmesi için, müştekinin ölüm nedeninin araştırılması, somut olayla bağlantısının olup olmadığının belirlenmesi, bu amaçla olaydan sonraki yaşantısının aile bireylerinden sorulması, hangi hastanelerde tedavi gördüğü araştırılarak tedaviye ilişkin tüm belgeleri getirtilerek, dosyanın bir bütün halinde Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Kuruluna gönderilmesi ve olay ile ölüm arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı yönünde rapor alınması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 3Anayasa Mahkemesi’nin tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, 4Sanığa atanan zorunlu müdafii ücretinin, yargılama gideri olarak sanığa yükletilmesine karar verilmesi suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin 6/3-c maddesine aykırı karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı açısından CMUK`un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, gününde oy birliğiyle karar verildi. YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas 2015/3937 Karar 2018/1640 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hâkimler Kurulunun takdirine göre, suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve Yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Sanığın hakkında her bir mağdura karşı farklı tarihli yağma eylemleri için denetime olanak verecek şekilde ayrı ayrı uygulama yapılması yerine toplu uygulama yapılmak suretiyle 5271 sayılı Yasanın 232. maddesine aykırı davranılması, 2- Sanığın her bir olayda özgülenmiş kastının 2-3 TL gibi cüzi miktarlarla sınırlı olması karşısında; olay bazında 5237 sayılı TCK`nın 150/2. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin karar yerinde tartışılması zorunluluğunun gözetilmemesi; 3- 5237 sayılı TCK`nın 61. maddesine aykırı olarak aynı Kanunun 168/3. Maddesinin, 31. maddesinden önce uygulanması ; 4- Mahkemece 5271 sayılı Yasa’nın 150. maddesi uyarınca, sanık savunmasını yapmak üzere zorunlu savunman görevlendirilmesi nedeniyle savunmana ödenen avukatlık ücretinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı biçimde, sanığa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık … savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle istem gibi CMK 326/son maddesi uyarınca sanığın ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas 2015/1823 Karar 2018/1002 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3. maddesinde; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır.” Buna paralel hüküm içeren tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı 34. maddesinde de “Hakim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil gerekçeli yazılır.” hükümleri yer almaktadır. Gerekçe; hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve maddi olaya uygun açıklamasıdır. Gerekçenin dosyadaki bilgi ve belgelerin yerinde değerlendirildiğini gösterir biçimde; geçerli, yasal ve yeterli olması gerekir. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmez ve uygulamada keyfiliğe yol açar. Mahkumiyet hükmünün gerekçesinde gösterilmesi gereken noktalar ise CMK`nın 230. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre sırayla; a İddia ve savunma, bunların dayandırıldığı ve mahkemece toplanan kanıtların neler olduğu; b Kanıtların tartışılması, değerlendirilmesi ve reddedilen veya kanıtlama yönünden üstün tutulan ve kabul edilen kanıtlar ve nedenleri, c Tüm bunların ışığında ulaşılan kanı, sanığın suç oluşturduğu kabul edilen eylemi, bunun yasal unsurları ve nitelendirmesi, uygulanacak kanun maddesi d Cezayı ağırlatan ve hafifleten yasal ve değerlendirmeye bağlı nedenlerle cezayı kaldıran yasal nedenlerin bulunup bulunmadığı, bunlara ilişkin istemlerin kabul veya reddiyle temel cezanın belirlenmesine ilişkin nedenler, e Cezanın ertelenmesine, tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirinin uygulanmasına yönelik veya bu konulardaki istemlerin kabul veya reddine ilişkin dayanaklar gösterilecektir. Açıklanan bu usul kuralları buyurucu nitelikte olup, uyulmaması 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 308/7 5271 sayılı CMK`nın 289/1-e maddesi uyarınca mutlak bozma nedenlerini oluşturmaktadır. Bu açıklamalar ışığında dosya incelendiğinde; Somut olayda; Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK’nın 34, 230, 232 ve 289. maddeleri uyarınca, mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak sağlayacak şekilde açık olması ve Yargıtayın bu işlevini yerine getirebilmesi için kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmelerin, sanığın eyleminin ne olduğunun açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekirken bu ilkelere uyulmadan, gerekçeden yoksun olarak hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık … savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 14/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas 2017/3219 Karar 2018/407 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde düzeltme nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-TCK’nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesi’nin tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren tarih, 2014/140 E. 2015/85 sayılı iptal kararının gözetilmesi lüzumu, 2-Silahlı terör örgütüne üye olma suçu mütemadi suçlardan olup temadi yakalanma ile kesileceğinden, “ olması gereken suç tarihinin, gerekçeli karar başlığında “2014” olarak gösterilmesi, 3-Temel cezanın belirlenmesi sırasında uygulanan kanunun karar yerinde gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi, 4-Silahlı terör örgütlerine uygulama imkanı bulunmayan 3713 sayılı Kanunun 7. maddesi yollamasıyla sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususların yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK’nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmının bütünüyle çıkarılarak yerine “Anayasa Mahkemesinin tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren tarih, 2014/140 E. 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda yürürlükte bulunan TCK’nın 53. maddesinin sanık hakkında uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi; gerekçeli karar başlığında “2014” olarak yazılı olan suç tarihinin “ olarak değiştirilmesi; hükmün birinci fıkrasında yazılı olan “3713 sayılı yasa 7. maddesi yollaması ile” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılması ve “314/2” ibaresinden önce “TCK’nın” ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas 2017/2381 Karar 2018/98 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Dosya incelenerek gereği düşünüldü 1-Dosya içeriğinde bulunan ve hükmün esasını oluşturan kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm kısmında farklı uygulamalar yapılması suretiyle kararda çelişki oluşturarak 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması, 2-Yapılan UYAP sorgulamasında, sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/95493 nolu dosyasında soruşturma yapıldığının anlaşılmış olması karşısında, silahlı terör örgütüne üye olma suçunun mütemadi suçlardan olduğu da gözetilerek, somut olayda temadinin kesilip kesilmediğinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespiti ve delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesinin sağlanması bakımından, anılan dosyanın … veya onaylı sureti getirtilip dava açılmış olması halinde mezkur dosyanın iş bu dosya ile birleştirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden BOZULMASINA, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas 2016/5777 Karar 2018/146 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Sanık … müdafiinin duruşma talebinin ceza süresi bakımından CMUK’nun 318. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir. Temyizin kapsamına göre, sanıklar ….ve…in mağdurlar …,…… ve …e yönelik olası kasıtla yaralama, mağdurlar …,… ve ..’e yönelik kasten öldürmeye teşebbüs, sanıklar … ve ….ın mağdurlar …,…ve ….’ya yönelik olası kasıtla yaralamaya yardım, mağdurlar …,… … ve… kasten öldürmeye teşebbüse yardım, sanıklar…ve …`in 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından kurulan hükümlere hasren yapılan incelemede; A-Sanıklar …ve…’in 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından kurulan hükümler yönünden yapılan incelemede, Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar …ve…in 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarının sübutları kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde düzeltme nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık … müdafiinin sübuta, sanık … müdafiinin sübuta, ceza miktarına yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, Anayasa Mahkemesinin tarih, 2014/140 E-2015/85 K sayılı Kararı ile TCK’nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiş, ancak; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin “Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek TCK`nun 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine” şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN, hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, B- Sanıklar …ve …’in mağdurlar …,… ve …`e yönelik olası kasıtla yaralama, mağdurlar …, ……ve …’e yönelik kasten öldürmeye teşebbüs, sanıklar…ve ..’ın ,mağdurlar …,.. ve…’ya yönelik olası kasıtla yaralamaya yardım, mağdurlar …,… ve..’ı kasten öldürmeye teşebbüse yardım suçlarından kurulan hükümlerinin incelenmesinde ise, -Gerekçeli kararın Anayasa’nın 141. ve 5271 sayılı CMK’nun 34, 225, 230. ve 232. maddelerinde belirtilen nitelikleri taşıması gerektiği, gerekçe bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin açıkça gösterilmesi, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi, bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi, ulaşılan kanaat, sanıkların suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi ile buna göre her sanığın her eylemi ile ilgili olarak her mağdura karşı ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, sanıklar hakkında mağdurlara yönelik yaralama ve öldürmeye teşebbüs suçlarından, denetime imkan vermeyecek şekilde ayrı ayrı değerlendirme yapılmaksızın ortak hükümler kurulması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin öncelikle bu nedenle hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, hükmolunan ceza miktarı, temyiz incelemesi dışında tutuklulukta geçen süre ve bozmanın mahiyetine göre sanık … ve … müdafilerinin tahliye talebinin REDDİNE, 23/01/2018 gününde oybirliği ile karar verildi. YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas 2017/6534 Karar 2018/1153 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1-Mahkemece sanık …un yüzüne karşı verilen tarihli ilk kararda yasa yolu başvuru süresinin gerekçeli kararın tefhiminden itibaren başlayacağının belirtilmesi gerekirken “tefhim veya tebliğden itibaren” başlayacağının belirtilmesi suretiyle yanıltıcı ifadenin kullanılması ve bu haliyle tefhimin Anayasa’nın 40/2, CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde öngörülen yöntemlere uygun olarak yapılmayıp, gerekçeli kararın da sanığa tebliğ edilmediği anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin işlemeye başlamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde hükmün açıklanmasına karar verilmesi, 2-Kabule göre de; a-Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilirken denetim yükümlülüğü getirilmediği halde, 5271 sayılı CMK’nın 231/11 nci maddesinin 1 nci cümlesi gereğince hükmün açıklanmasıyla yetinilmesi yerine TCK’nın 51. maddesi ile erteleme kararı verilmesi, b-02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas 2017/14150 Karar 2018/517Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Gereği görüşülüp düşünüldü Sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Sanığın tanık olarak dinlendiği davaya konu olayda tebligat yapan posta dağıtıcısı sıfatıyla yer aldığı ve tebligatı usulüne uygun yapmadığı ve sahte düzenlediğini söylemesi durumunda kendisinin de TCK’da düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçundan yargılanacağı sonucu çıkacağına göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu yöndeki uygulamaları ve 1982 Anayasası’nın “Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.” şeklindeki hükmü gözetilerek sanığın bu olayda 48. madde uyarınca tanıklıktan çekinme hakkı bulunduğu, kendisine bu yönde hatırlatma yapılması gerekirken hatırlatma yapılmadan beyanının alındığının anlaşılması karşısında 273/1…b maddesinin uygulanması gerekip gerekmediği tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule ve uygulamaya göre de; 2- olan suç tarihinin, 2013 olarak yanlış gösterilmesi suretiyle 232/2…c maddesine aykırı davranılması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, gününde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas 2017/3115 Karar 2018/11 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Dosya incelenerek gereği düşünüldü Yasal şartları oluşmadığından, sanık müdafiinin duruşma isteminin CMUK’nın 318. maddesi gereğince REDDİNE, Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-Gerekçeli karar başlığında suç adının “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” yerine “Silahlı terör örgütüne üye olma” olarak yazılması, 2-Ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilirken uygulanan kanun maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle BOZULMASINA, bu hususların yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK’nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, gerekçeli karar başlığındaki suç kısmından “silahlı terör örgütüne üye olma” ibaresinin çıkarılarak yerine “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” ibaresinin eklenmesi ve hükmün 1. fıkrasına “ceza verilmesine yer olmadığına” ibaresinden önce gelmek üzere “5271 sayılı CMK’nın 223/4 maddesi gereğince” ibaresi eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas 2017/21524 Karar 2018/308 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Gereği görüşülüp düşünüldü Sanığın yakalama emri üzerine yakalanmış olması ve bu nedenle kendiliğinden teslim olmadığının anlaşılması karşısında hakkında 293. maddesinin uygulanmasına dair tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak; 1- Bursa 2. İnfaz Hakimliği’nin 2013…1438 E. sayılı tarihli kapalı cezaevine iade kararının sanığa tebliğine ilişkin tebligat evraklarının getirtilip, tebliğ sırasında 2 gün içinde cezaevine yada Cumhuriyet Başsavcılığına teslim olması gerektiğine dair ihtarat yapılıp yapılmadığı belirlendikten sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de; 2- Sanık hakkında 292/1. maddesi uyarınca uygulama yapılırken bu hükme yollama yapan 5275 sayılı Kanunun 105/A…8. maddesinin gösterilmemesi suretiyle 232/6. maddesine aykırı davranılması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, gününde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas 2017/17395 Karar 2018/273 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün tarih ve 2017/8986 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tarih ve KYB-2017/70294 sayılı ihbarname ile; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na muhalefet etmek suçundan sanık …ın anılan Kanun’un 359/b-1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62. maddeleri gereğince üç kez 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Bakırköy 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/02/2017 tarihli ve 2014/472 esas, 2017/139 sayılı kararının “Sanık hakkında 2012, 2013 ve 2014 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme iddiasıyla açılan kamu davasında sanığın suçlamaları kabul etmemesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından sahte olduğu iddia edilen faturaları kullanan ilgili firma yetkilileri hakkında sahte fatura kullanmak suçundan karşıt inceleme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise, karşıt inceleme raporlarının tamamının dosya arasına alınması, firma yetkilileri hakkında açılmış dava olup olmadığının araştırılarak, dava açıldığının tespiti halinde, dava dosyaları celp edilip incelenerek, özetlerinin duruşma tutanağına geçirilip, bu davayı ilgilendiren ve sahteliği belirleyen delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, sanığın mal aldığı firmalar olarak tespit edilen … Ltd. Şti ve İ… isimli mükellefler hakkında vergi tekniği raporu olup olmadığının tespiti ile düzenlenmiş ise temini, yine bu iki mükellef hakkında dava açılmış ise, dava dosyasının getirtilerek incelenip, bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosya içerisine konulması, faturaları kullanan şirketler ile sanığın yetkilisi olduğu şirkete ait defter ve belgeler ve sanığın mal aldığını beyan ettiği iki mükellefin defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapıtırılarak, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının, mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim-tesellüm belgeleri, ödeme belgeleri ile satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ve şirket yetkililerinden dava konusu faturaları kimden aldıkları sorularak, faturaları düzenleyen sanığın kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespitinden sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme, vergi suçu raporu ve vergi tekniği raporunun tekrarından ibaret yetersiz bilirkişi raporu ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulmak suretiyle CMK’nun 230. maddesine muhalefet edilmesi, Kabule göre de; Hüküm başlığında suç tarihinin açık şekilde yazılmayarak CMK’nun 232/2-c maddesine muhalefet edilmesi, sanığın aynı takvim yılı içerisindeki farklı dönemlerde sahte fatura düzenlediklerinin iddia ve kabul olunması karşısında; koşulları bulunduğu halde hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin uygulanmamasında isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla, Dosya incelendi, gereği görüşüldü 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya muhakeme hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması talebini, kanuni nedenlerini de açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması talebini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ilgili ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse talep reddedilecektir. Böylece ülke genelinde uygulama birliği sağlanacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmiş olacaktır. Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrıma tabi tutularak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre bozma nedenleri; 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddesinin 4. fıkrasının a bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda, yeniden karar verilecektir. Bu halde, yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar da bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın b bendi uyarınca, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır. Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise, c bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, yeniden yargılama yapılması yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir. Aynı kanun maddesinin 4. fıkrasının d bendi uyarınca, bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ilgili ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde de yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir. Görüldüğü üzere, bir karar veya hükmün hangi hallerde kanun yararına bozulabileceği, kanun yararına bozma kararının ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren hâkim veya mahkemede yeniden inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılamayacağı, hangi hallerde Yargıtay’ın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Kanun yararına bozma, kesinleşen hüküm yönünden hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan gerek usul, gerekse maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlıdır. Dava konusu olayda mahkemece kanıtların toplanıp değerlendirilmesi yapıldıktan sonra verilen hükümde, eksik incemeye dayalı olarak karar verildiğinden bahisle kanun yararına bozma yoluna başvurulması mümkün değildir. Zira böyle bir durumda ortada hukuka aykırılık hali bulunmamakta olup, varolan kanıtların mahkumiyete yeterli olup olmamasına ilişkin değerlendirme yanlışlığından kaynaklanan bir uyuşmazlık hali söz konusudur. Bu açıklamalar ışığında, incelenen dosya içeriğine göre; hükümlü … hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik, istemde belirtilen nedenlerin kanun yararına bozma yolunda ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından, Bakırköy 23. Asliye Ceza Mahkemesinin tarih ve 2014/472 Esas-2017/139 Karar sayılı ilamına yönelik kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki istem yerinde görülmediğinden REDDİNE, mahalline gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas 2017/678 Karar 2018/101 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine. Ancak; … Belediyesi gelir ve harcama yetkilisi olan sanık …ın belediye bütçesine intikal ettirmesi gereken TL bedeli belediye hesabına aktarmayarak zimmet suçunu değişik tarihlerde aynı suç işleme kararı kapsamında belediyenin zararına olarak müteselsilen işlediği ve bu suçun işlenmesine sanık …in gayri resmi olarak belediyede çalıştırdığı sanık … tarafından yardım edilerek icrasının kolaylaştırıldığı iddiasıyla yapılan yargılamada; sanık …nin tutmuş olduğu oluş ve olaya uygunluk arz eden ajanda içeriği, aşamalardaki parayı sanık … başkanına peyder pey teslim ettiğine dair beyanları, ihbarı yaparak olayı ortaya çıkaran tanık …ın söz konusu malzemelerin parasını sanıkların aralarında paylaştıklarına dair anlatımları, ajandada ismi geçen bir kısım tanıkların ajanda içeriği ile örtüşen beyanları, sanık …nin belediyeden emekli olmasına rağmen sanık … tarafından çalıştırılması ve belediye kepçe operatörü tanık …ı’nın kum ve çakıl yükleme işlerinde talimatı sanık …den aldığını ifade etmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; ajandada …dan 15/05/2005 tarihinde tahsil edilip hakkındaki beraat hükmü kesinleşen …a teslim edildiği belirtilen TL, …den 30/10/2004 tarihinde tahsil edilip tanık Şeref Özçelik’e teslim ediliği belirtilen TL, …’ den 01/11/2004 tarihinde tahsil edilip tanık…e teslim ediliği belirtilen TL, açık kimlik bilgileri belirlenemeyen …dan 04/09/2004 tarihinde tahsil ediliği belirtilen 260 TL dışında …, …, …, …, … isimli şahıslardan verilen malzemeler karşılığı tahsil olunan ve belediye bütçesine intikal ettirilmesi gereken TL’nin belediye kayıtlarına alınmadan belediyenin para ve malları üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan ve belediye başkanı olan sanık …a teslim edildiği, O’nun tarafından da paranın zimmete geçirildiği, sanık …nin de bu paranın karşılığı olan malzemelerin dağıtılması, paranın tahsili ve sanık …e verilmesi gibi eylemlerle yardım ederek suçun icrasını kolaylaştırdığı, fiilin …ın yapmış olduğu müracaat ve diğer tanıkların beyanlarının alınması, sanık … tarafından tutulan ajanda da yazılı bilgilerin incelenmesi neticesinde daire dışı bilgi ve araştırmayla saptandığı, bu nedenle sanık …in eyleminin zincirleme nitelikli zimmet, sanık …nin ise TCK’nın 40/2. maddesi uyarınca zincirleme nitelikli zimmet suçuna yardım etme niteliğinde olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde suç vasfında yanılgıya düşülerek sanık … hakkında güveni kötüye kullanma, sanık … hakkında ise görevi kötüye kullanma suçundan hükümler kurulması, Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 03/06/2005 ve öncesi yerine 22/03/2006 olarak gösterilmesi suretiyle CMK’nın 232/2-c maddesine muhalefet edilmesi, Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 11/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas 2017/11397 Karar 2018/120 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Yargı çevresi dışındaki bir cezaevinde başka suçtan hükümlü olan ve savunması tespit edilen sanığın, yerel mahkemece duruşmada hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için duruşmaya getirilmemesine karar verilebileceğinden, hükmün tefhim edildiği duruşmada hazır bulundurulmaması 196. maddesine aykırılık oluşturmadığından tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre yerinde görülmeyen sair itirazların reddine; ancak, Tekerrür uygulamasında kazanılmış hakkın 5275 sayılı Yasanın 108/2. maddesi uyarınca sadece koşullu salıverilme süresine eklenecek ceza miktarına ilişkin olup, tekerrüre esas alınan ilamın kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, Sanık hakkında 297/1. maddesi uyarınca fikri içtima uygulanırken dayanak yasal düzenlemenin aynı maddenin 1. fıkrasının 2. cümlesi olarak gösterilmesi gerekirken, aynı Yasanın 191. maddesi olarak gösterilmesi suretiyle 232/6. maddesine aykırı davranılması, Yasaya aykırı ise de; yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 2. fıkrasındaki “191/1. maddesi” ibaresinin çıkarılarak yerine “297. maddenin 1. fıkrasının 2. cümlesi” yazılarak ve hükmün tekerrür uygulamasına ilişkin 6. paragrafının tamamen çıkarılarak yerine “sanığın mahkumiyetine ilişkin Kocaeli 6. Asliye Ceza Mahkemesinin tarih 2007/44 E., 2007/159 K. sayılı ilamı ile verilen 1 yıl 11 ay 10 gün süreli hapis cezasının tekerrüre esas alınmasına, sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı 326/son maddesi uyarınca aleyhe değiştirmeme ilkesi gözetilerek 5275 sayılı Kanunun 108/2. maddesi gereğince mükerrir olan sanık hakkında koşullu salıverme süresine eklenecek miktarın Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesinin tarih 2004/2153 E. 2008/76 K. sayılı kesinleşme tarihli ilamının esas alınarak belirlenmesine” ibaresi yazılarak sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, gününde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas 2017/828 Karar 2017/551 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan sanık …ın 5237 sayılı TCK’nun 85/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin, Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesince verilen gün ve 501-404 sayılı kararın kesinleşmesinden sonra, sanık müdafii tarafından 6008 sayılı Kanun ile CMK`nun 231/6. maddesine eklenen cümle uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının yeniden değerlendirmesinin talep edilmesi üzerine, dosyayı yeniden ele alan Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesince gün ve 501-404 sayı ile, sanığın bu defa 5237 sayılı TCK’nun 85/1, 62 ve 51. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hapis cezasının ertelenmesine ilişkin hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince gün ve 28656-15966 sayı ile; “…Yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Sanığın ortağı olduğu … Tekstil ve İplik Sanayi Limited Şirketinde yaklaşık 10 yıldır işçi olarak çalışan ölenin, olay günü, yuvarlak örme makinesinde çalışırken kafasını makinenin kumaş sarma merdanesi ile ayağı arasına sıkıştırması neticesinde vefat etmesi olayı ile ilgili olarak, … Tekstil ve İplik Sanayi Limited Şirketinin kayıtlı olduğu ticaret sicil memurluğunda, olay tarihinde şirketin yönetiminden kimin sorumlu olduğuna ilişkin evraklar getirtilip sanığın şirkette fiili olarak görev yapıp yapmadığına ilişkin bilgisi olabilecek şirket çalışanlarının beyanı alındıktan sonra, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve sanığın olayda kusurlu olup olmadığının kesin olarak tespiti bakımından, teknik üniversitelerin konu ile ilgili kürsülerinden seçilecek öğretim üyelerinden oluşacak bilirkişi heyetinden alınacak rapor sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi, 2- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarih ve 62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nun 61/1. maddesinin g bendinde yer alan failin güttüğü amaç ve saik` gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi; 3- 5237 sayılı TCK’nun 51/7. maddesi uyarınca denetim süresi içinde sanığın kasıtlı bir suç işlemesi ve kendisine yüklenen yükümlülüklere hâkimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine, denetim süresi içerisinde işlenecek ikinci suçtan dolayı hüküm veren mahkeme tarafından karar verileceği gözetilmeden, infazı kısıtlar şekilde, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde cezanın tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmesi” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir. 2 ve 3 nolu bozma nedenlerine uyan Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesi gün ve 477-895 sayı ile 1 nolu bozma nedeni yönünden önceki hükümde direnerek sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir. Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının gün ve 397918 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca gün ve 747-795 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince gün ve 71-3923 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Sanık Ahmet Y… hakkında taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olup direnme kapsamına göre inceleme; sanık … hakkında taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır. Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, direnme hükmünün yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. İncelenen dosya kapsamından; Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan, ilk hükümdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle direnme hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır. Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı CMK’nun 34. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacağında kuşku yoktur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre de, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK’nun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulması, bunun yanında direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; Yerel mahkemece, Özel Dairenin bozma kararı ile tamamen ortadan kalkan sanık hakkındaki ilk hükümde direnilirken, bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan hüküm kurulmuştur. Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, saptanan bu usulü nedenden dolayı diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına ve bozma nedeni göz önüne alındığında bozmaya uyulan kısımların bu aşamada Özel Dairece incelenmesi gerekmediğinden dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir. SONUÇ Açıklanan nedenlerle; 1- Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesinin gün ve 477-895 sayılı direnme hükmünün, usul ve kanuna uygun direnme gerekçesi gösterilmeden karar verilmesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas 2017/3368 Karar 2017/4676 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ Anayasa’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri uyarınca, hüküm fıkrasında, başvurulacak kanun yolunun, merciinin, süresinin, başvuru şeklinin ve bu sürenin başlangıcının açıkça gösterilmesi gerekmekte olup, sanığın yüzüne karşı verilen gün, 2005/789 esas ve 2006/146 karar sayılı hapis ve denetimli serbestlik tedbiri kararında başvurulacak kanun yolunun süresinin ne zamandan itibaren başlayacağı, mercii ve şekli belirtilmediği anlaşıldığından; tarihli kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmadığı gerekçesiyle verilen tarihli kararın hukukî değer taşımadığı ve sanığın tarihli temyiz isteğinin tarihli karara yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemeye göre; Mahkûmiyet kararının verildiği tarihinden hükmün incelendiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK’nın 66/1 - e maddesinde öngörülen 8 yıllık dava zamanaşımı süresinin dolduğu, zamanaşımını kesen bir nedenin tespit edilemediği anlaşıldığından; hükmün BOZULMASINA; 5320 sayılı Kanun’un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas 2015/12685 Karar 2017/4747 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, aşağıda belirtilenler dışında sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1 - Hükmedilen gün para cezasının, adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi sırasında 5237 sayılı TCK’nın 52/2. maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK`nın 232/6. maddesine aykırı davranılması, 2 - Sanık hakkında TCK’nın 53. maddesi uygulanırken Anayasa Mahkemesi’nin günlü Resmi Gazete`de yayımlanan tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması, 3 - İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü ve Adli Tıp Kurumu tarafından suç konusu maddelerden alınan tanık numunelerin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun`un 322. maddesi uyarınca giderilmesi mümkün bulunduğundan; 1 - Hükmün 2. fıkrasına “hükmolunan adli para cezasına esas 1 günün” ibaresinden sonra gelmek üzere “ 5237 sayılı TCK’nın 52/2. maddesi uyarınca” ibaresinin eklenmesine, 2 - Sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümlerin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “Anayasa Mahkemesinin günlü Resmi Gazete’de yayımlanan tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözetilerek sanık hakkında, 5237 sayılı TCK`nın 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin yazılmasına, 3 - Hüküm fıkrasının müsadereye ilişkin bölümüne “İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü ve Adli Tıp Kurumu tarafından suç konusu maddelerden alınan tanık numunelerin TCK`nın 54/4 maddesi gereğince müsaderesine” ibaresi yazılmak suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas 2015/13622 Karar 2017/4529 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içerisindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenin dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine ancak; 1Hükümden sonra tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı karar ile 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması, 2Sanığa verilen 1458 gün adli para cezasının, günlüğü 20 liradan hesaplanmak suretiyle adli para cezasının belirlenmesi sırasında TCK’nın 52/2. maddesi yerine TCK’nun 52. maddesi yazılması suretiyle CMK`nın 232/6. maddesine aykırılıkta bulunulması, Kanuna aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan CMK`nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; 1 - TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “sanıklar hakkında, Anayasa Mahkemesi’nin tarihli iptal kararından sonra oluşan duruma göre, TCK`nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin yazılması, 2 - Hüküm fıkrasının, sanığa verilen 1458 gün adli para cezasının günlüğü 20 liradan hesaplanmak suretiyle adli para cezasının belirlenmesine ilişkin bölümünde “TCK’nun 52. maddesi” ibaresinin çıkarılarak yerine TCK'nın 52/2. maddesi` ibaresinin yazılması, suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas 2015/1876 Karar 2017/6081 Tarih CMK 232. Madde Hükmün Gerekçesi ve Hüküm Fıkrasının İçereceği Hususlar Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü; 1- Takdiri indirim uygulanması sırasında ve adli para cezasının bir gün karşılığının belirlenmesi sırasında uygulama maddesinin ilgili fıkralarının gösterilmemesi suretiyle 232/6. maddesine aykırı davranılması, 2- tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle, 5237 sayılı 50/6. madde ve fıkrasında yer alan “yaptırım” ibaresinin “tedbir” olarak değiştirilip, 5275 sayılı 106. maddesinin 4. ve 9., yine tarihli 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile 3. ve 8. fıkralarındaki değişiklikler gözönüne alındığında, ayrıca 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılması karşısında, infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde adli para cezasının ödenmemesi halinde, ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrileceğinin ihtarına karar verilmesi, 3- günlü 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi`nin tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, mahkum olduğu kısa süreli olmayan hapis cezası ertelenen sanık hakkında anılan maddenin 1. fıkrasının c bendinde yazılı hak yoksunluğunun, sanığın kendi altsoyu dışındaki kişiler üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkileri açısından cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 4- Suçtan doğrudan zarar görmeyen ve katılma hakkı bulunmayan …`nin davaya katılan olarak kabul edilip lehine vekalet ücretine hükmolunması, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden ve bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı 322. maddesi uyarınca, 1- Hükmün 2. fıkrasından “62.” 3. fıkrasından “52.” ibaresininin çıkarılarak yerlerine “62/1.” ve “52/1.” ibaresinin eklenmesi, 2- Hükümden “Yasal ihtarlara rağmen ödenmeyen adli para cezasının 52/4. maddesi uyarınca hapse çevrileceğinin, 5275 sayılı Yasanın 106/3. maddesi hükmü gözetilerek infazına karar verileceğinin sanığa ihtarına” şeklindeki bendinin çıkartılması, 3- Hükümden 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılarak yerine “ tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi`nin tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararındaki iptal edilen hususlar gözetilerek, 5237 sayılı 53/ madde ve fıkralarının tatbikine,” ifadesinin eklenmesi, 4- Hüküm fıkrasından … lehine vekalet ücreti verilmesine ilişkin bendin çıkartılması ve sair kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. UYARI Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Makale Yazarlığı İçin Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.
Arkadaşlar merhaba hukuk okuyan veya hukuk çalışanları cevap verirse sevinirim Biraz uzun yazdım farkındayım detaylı belirtmek istedim okursanız sevinirim İş yerinde geçirdiğim ufak bir kaza sonrası acil de polisin tutanak tutmasıyla şikayetçi olduğum ve sonrasında uzlastırmadan çağırdıklarında hiç bir şey istemeden uzlaşmayı davayı bitirmeyi kabul ettiğim bir olayı 3 yıl sonra haksız nedenle iş aktim fesh edildiği için ilgili amirim ceza almasın diye geri çektiğim dava yi tekrar açma şansım varmı Mağazada ki müdürüm o zamanlar arkadasım olduğu için uzlaştırma bürosundaki kişi firma değil sen müdür e şikayette bulunacaksın o ceza alacak demesi ile , ve bölge müdürü nün iş veya dava birini tercih et demesi ile hem çalışmak zorunda olduğum İçin 5 yıllık çalısandım o sıra hem müdürün bası yanmasın diye şikayeti geri almıştım 8 yılı doldurmama 1 ay kala iş aktimi tazminatsız şekilde fesh edildi Nedeni ise mağazada yeni Başlayan bir kişinin tarafıma darp a dönük saldırganlık göstermesini müdürden tutanak haline getirmesini istemem üzerine reddetmesi İle ben karakol a başvuru yaptım müdür şikayeti geri al yoksa çıkışın verilir demesine aldırış etmeden devam ettim sonrasında gözünün üstünde kaşın var diyerek 2 3 tutanak tutup çıkış verdiler Olay tam da kaza zamanında yaşanan sözler İle aynı o zaman da bana şikayeti geri al iş veya dava denilmişti O zamanla ilgili bazı görüşmeler yaparken bu şekilde bana ithamlar yapılırken aldığım ses kayıtları mevcut Bölge müdürünün benle konuşması ve uzlaştırma da ki bayanın konuşmaları nı kayıt etmiştim Kolumda cam kesilmesi olmuştu mesai saatinden 2 saat sonra 0000 sularında Bazı spor hareketlerinde ve o kesik bölüme gelen darbelerde yanma ve acı hissiyatları 3 yıl olmasına rağmen geçmedi doku kaybı az da olsa mevcut Bu dava özetini elimden geldiği kadar yazdım Sizce açılabilir mi Açılırsa kazanma şansımız Gerekli deliller neler olmalı gibi Beni aydınlatırsanız çok minnattar olurum Tazminat İçin görüştüğüm avukat bu davayı alamayacagı bence uğraşmana değmez dedi Farklı bir arkadaşımın tanıdığı avukat ise bence kazanılır çalıştığın İçin vaz geçirildin bunu gösterebilirler demiş Yorumlarınızı çok merak ediyorum Kaza Avm kapanışı 2200 olmasına rağmen mesai almaksızın ve bu çalıştığımız + zamanı , karşılık olarak alacak saat olarak kullanmaksızın burda çalışıyorsak biz yapacaz diyip mesai sonrası mağaza içi demirbaş ürünlerin masaların eskilerinin dışarı çıkartılması yenilerinin getirilmesi ile eski masaların üstünde kalın camlar olduğu İçin onlardan bir tanesini kaldırıp yere koyarken sol kenardan cam kopup fırlaması İle sol kolumun bilekten 10 cm civarı asagısını derin bir şekilde kesilerek 13 dikiş İle 1 ay civarı rapor İle tedavi görüp İle başladığım bir süreç Parmak kullanımım sorunlu değil sadece kesilen yerden bileğe kadar bazı hareketler de yanma ve acı dokunduğunuzda da uyuşukluk devam etmekte Mağaza da kasiyer olarak çalışmakta idim Hiç bir şekilde gözlük eldiven gibi Araç gereç mağaza da mevcut değil ve verilmedi Kolum kesildiğinde mağaza da tek idim kamera kaydı mevcut mağaza da ilk yardım çantası dahi olmadığı İçin çorap İle tampon yapmıştım Olay bunlardan ibaret 🙏 Uzlaşma ile bittiyse, bitmiştir bir kaç meslekdaşınıza daha danıştım evet bu sekilde bilgi veriyorlar ben sadece şuraya değinip sürekli burdan bakmaya çalışıyorumolay olalı 3 yıl oldu ve ben calısmak zorunda olduğum için bana geri al dedikleri davayı aldımeger geri almasaydım iş cıkısım verilecekti bana şikayet ettiğin yerde nasıl calısmayı düşünüyorsun diyerek üstü kapalı tehdit vari iş cıkısı ile ilgili seyler söylediler ya iş ya dava birini seç diyerekbende calısmak zorunda olduğum için davayı geri aldım kolumda az da olsa hasar kalmasına rağmen,aradan 3 yıl geçti ve konu baslıgına benzer bir olay ile iş cıkısım tazminatsız sekilde yapıldımağazaya yeni alınan bir kişi tarafından , tarafıma yapılan bazı hareketleri tutanak altına almasını istediğim müdür almamasından dolayı, bende karakola şikayet ettim , bana şikayeti geri al seninde iş cıkısını verirler demelerine bu sefer aldırış etmedim ama , olay da darp olduğu için o sikayetçi olduğum kişiyi çıkarttılar , ben şikayeti geri almadım, 8 yıllık calısma hayatımda yemediğim tutanakları bana 1-2 ay içinde eften püften bazı seylere de yalan katarak yazarak tazminat vermeden iş cıkısı yaptılar bu iş cıkıs olayımı da örnek göstererek ben 3 yıl önce davama devam etseydim buna benzer bir sekilde iş cıkısım verilecekti desembunla ilgili de bazı ses kayıtlarını da sunsam değerlendirmeye alınmaz mı sorum buydu yukarıda yazdıklarım tamamı ile net olan seyler yalansız fazlası var azı yok Eski kazai olaydan dolayı Dava açıp feragat mı ettin? Etti isen o başka mesele bu başka sen bu durumda haksız fesih iddiası ile kıdem haklarını isteyen dava açabilirsin. olay 3 yıl önce oldu olay anında acil serviste sikayetci olmuştum olaydan 2 ay sonra arabulucu da hak idda etmeden uzlaşmıştım şimdi 3 yıl - yıl civarı oldu ben işten haksız tazminatsız çıkartıldım bende kıdem ve fazla mesai davası açtım ama ben bu olayı çalışırken calısmak zorunda olduğum için iptal etmiştim beni işten çıkartırlar diye ben bunu yeniyelebilirmiyim quoteOrijinalden alıntı NewLiFe61olay 3 yıl önce oldu olay anında acil serviste sikayetci olmuştum olaydan 2 ay sonra arabulucu da hak idda etmeden uzlaşmıştım şimdi 3 yıl - yıl civarı oldu ben işten haksız tazminatsız çıkartıldım bende kıdem ve fazla mesai davası açtım ama ben bu olayı çalışırken calısmak zorunda olduğum için iptal etmiştim beni işten çıkartırlar diye ben bunu yeniyelebilirmiyim mesai saatimin dışında mesai ücreti almaksızın zorunlu bir sekilde görev tanımımın dışında bana yaptırılan ve güvenlik önlemleri alınmayan bir işin sonucunda derin bir kesik yarası aldığım güvenlik kamera görüntüleri ile sabit bu yaralanmadan acil de polisin tuttuğu tutanakta şikayetcimisin soruna verdiğim evet yanıtı sonrası şikayetimi geri almak için baskı gördüğüm ve geri aldığım için gördüğüm psikolojik baskı ile iş güvenliğim sağlanmaksızın almış olduğum yara ile her ne kadar kolumu parmağımı kullanmama engeli olmasa bile bu derin kesik yarasını ömür boyu hissiyatını taşıyacağım ve ağırlık kaldırma balfix çekme vb gibi hareketlerde yanma sızı gibi , hatta 1 yasındaki kızımı bile sol elimle kucağıma alırken bacağı o yara bölgesine denk geldiği zaman aşırı bir agrı yapmasıyla rahatsız olduğum bu durumun sanırım ömür boyu benle kalmasına karşılık maddi manevi tazminat davası gibi Basit yaralar şikayete bağlıdır. Siz şikayetçi olmamışsınız. Dosya kapanmış. Yeni devam eden ağrı için doktordan rapor alıp şansınızı elbette deneyebilirsiniz, de bunun sizi tatmin edecek bir getirisi olur mu orasını bilmem. Davayı kazanabileceğinizin de bir garantisi yok ayrıca... Avukatsız işlemlere başlayabilirmiyim dilekçe örneği alıp doktordan rapor alsam masraf ne kadar yaparım dosya ücreti Merhabalar, Uzlaşma ile dosya sonuçladığı için uzlaşma konusu kalemler için tekrar şikayetçi-davacı olamazsınız. Davayı açalım bence kazanırız diyen meslektaş şansını denemek istiyor ama kaybedersiniz. kaybetme olasılığımız neden fazla yani kendimi kanıtlama sansım yokmu hiçişçinin çalışmak zorunda olduğu düşüncesi tarafından bakmaz mı savcı beyyani ben kendim de çıkmadım olaydan sonra 3 yıl daha calıstım, ve çıkarıldımburadan savcı bey bu kişi calısmak zorunda idi ve calıstı çıkmadı , taki çıkarılana kadar diyerek o taraftan bakmaz mı olaylara acaba quoteOrijinalden alıntı NewLiFe61kaybetme olasılığımız neden fazla yani kendimi kanıtlama sansım yokmu hiçişçinin çalışmak zorunda olduğu düşüncesi tarafından bakmaz mı savcı beyyani ben kendim de çıkmadım olaydan sonra 3 yıl daha calıstım, ve çıkarıldımburadan savcı bey bu kişi calısmak zorunda idi ve calıstı çıkmadı , taki çıkarılana kadar diyerek o taraftan bakmaz mı olaylara acabasavcılıklar suç soruşturma ve kovuşturma makamıdır. Sen hafif yaralanma sonucu şikayetçi olmuş sonrasında af etmişsin. Dosya kapanmış. Buradan maddi manevi bir menfaat çıkmaz. İşci işveren meseleleri başka meseledir. Sana anlattık yukarıda. İşveren seni gerekçesiz iştende çıkarabilir. Sen kıdem-ihbarımı alamadım, bir kusurum yok iken iddiasındasın. Bunun için kanıtlarınla davayı kazanacağını düşünüyor isen, işçi mahkemesine başvuru yapabilirsin, süreleri de kaçırmadıysan şayet! quoteOrijinalden alıntı NewLiFe61kaybetme olasılığımız neden fazla yani kendimi kanıtlama sansım yokmu hiçişçinin çalışmak zorunda olduğu düşüncesi tarafından bakmaz mı savcı beyyani ben kendim de çıkmadım olaydan sonra 3 yıl daha calıstım, ve çıkarıldımburadan savcı bey bu kişi calısmak zorunda idi ve calıstı çıkmadı , taki çıkarılana kadar diyerek o taraftan bakmaz mı olaylara acaba Ben sanırım biraz vicdanlı bakıyorum olaylara baya bi sayfa imzalattı bana uzlaşmadaki bayan okumadık da ne olduklarını öyle kendisi üstten söyledi imza at dedi attık iş yerini fazla mesai ve kıdemle ilgili dava açtık ben bu işin de onların yanına kalmaması tarafındaydım ama zamanında atılan imzalar daha kapı açılmasını engelliyor bize ben belki bi benzer dava dosya vs vardır dedim araştırayım ama herkes ayni şeyi söylüyor uzlaştıysan bitti Sayfaya Git Sayfa
Posted by esma yorulmaz on Mart 31, 2017 in 12, 2008, 31, aktif, dönen, duran, düzenlenmesi, hesap ismi, kapanış, karı, kesin, kısa, mizan, pasif, tarihli, ticaret, toplam, zararı 4 comments KESİN MİZAN-KAPANIŞ BİLANÇOSU Kesin Mizanın Düzenlenmesi Yapılan tüm yevmiye kayıtlarının büyük defterlere aktarılmasından sonra hesapların son durumlarını gösteren kesin mizan düzenlenir. Kesin mizanı büyük defterlerin en son durumuna göre Ticaret İşletmesi Kesin MizanıHG TİCARET İŞLETMESİ 2008 YILI KESİN MİZANI Kapanış Bilançosunun Düzenlenmesi Kesin mizandan sonra kalan veren hesaplar bilançoya aktarılarak dönem sonu kapanış bilançosu düzenlenir.
MBS ihale Danışmanlık, İhale Hukuku Danışmanlık Hizmetleri ve İhale uygulama alanında Türkiye’nin önde gelen ihale hukuku ve ihale hukuku destek hattı ile ihalelere katılan firmalara danışmanlık yapmak üzere 2002 yılında İhale Danışmanlık sektörünü kuran Firma olarak Hizmetlerine devam etmektedir
kesinleşme ve varsa infaz sonrası dosya kapatıldı