🎽 Özel Hayatın Gizliliği Hangi Durumlarda Geçersiz Sayılır

Özel Hayatın Gizliliğinin Korunması ve Konut Dokunulmazlığı: Madde 19. a)Yasaya uygun özel hayat, konut ve aile yaşamı ile meşru ve yasal işlerin, gizliliğine dokunulamaz. Herkes, resmi nikahlı, yasal eşiyle olan evlilik ve kanunlara aykırı davranış içermeyen ve konutu içinde geçen aile hayatına, saygı gösterilmesini İçeriğinizin"çocuklara özel" olup olmadığını belirleme. Çocuk ve aile içerikleriyle ilgili en iyi uygulamalar. “Çocuklara özel” içeriklerle ilgili sık sorulan sorular. Google Yardımı. Yardım Merkezi. Sorun çözme. Video izleme. Hesabınızı ve ayarlarınızı yönetme. YouTube'da gözetimli deneyim. Özelhayatın gizliliği hangi durumlarda geçersiz sayılır? Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin “ Özel Hayat ” maddesinde özel hayatın gizliliğinin geçersiz sayılabileceği başlıca durumlar şöyle sıralanıyor: “Büyük bir suç yahut yolsuzluk üstüne araştırma ve yayın. Çalımanınikinci bölümünde yazar “Hukuk Doktrininde Özel Hayatın Gizliliği ve İlgili Düzenlemeler” (s. 57-99) hakkında bilgi vermitir. Bu balık altında Özel hayatın gizliliği kavramı, hukuki niteliği, hukuki dayanağı, devletle ilikisi, tarihçesi, özel hayatın gizliliği ile ilgili düzenlemeler gibi konular incelenmitir. Bukapsamda başta özel hayatın gizliliği olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla kişisel verilerle ilgili düzenleme getiren “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu”nun 10’uncu maddesi uyarınca, siz değerli kullanıcılarımızı; kişisel verilerin tarafımızca hangi amaçlarla işlendiği, işlenen ilişkilerinhangi durumlarda işverene fesih hakkı sağlayacağı konusunda özel hayatın gizliliği çerçevesinde değerlendirmeler yaparak çeşitli esaslar tespit etmiştir. Çalışmamızda işyerinde yaşanan duygusal ilişkilerin hangi durumlarda işverene fesih hakkı sağlayacağını Yargıtay kararları ve Anayasa cYo3m. "Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" isimli düzenleme, dün 4 Nisan Adalet Komisyonu'nda kabul edilerek TBMM Genel Kurulu'na sevk edildi. Tasarıyla, özel hayatla ilgili bilgilerin haberleştirilmesi suç olmaktan çıkıyor. Tasarı yasalaşırsa, bir internet sitesine yüklenen bütün özel bilgiler, özel hayatın gizliliği yasasının korumasından çıkacak ve basında yayınlanabilecek. Hukukçular, bu maddenin "kişilerin itibarsızlaştırılmasında kullanılacağını" ifade ediyor. Tasarının, yasadışı dinlemelerin önlenmesi ve gazetecilerin soruşturmaları haberleştirmeleri nedeniyle ceza almasının engellenmesi amacıyla hazırlandığı açıklanmıştı. Hakkında suç isnadı olmayanlar da dinlenecek Türk Ceza Kanunu'nun TCK yasadışı dinlemelerle ve adil yargılamayı etkilemeyle ilgili maddelerinde değişiklik öngören tasarıda şu düzenlemeler yer alıyor * Tasarıyla özel hayata ilişkin görüntü veya seslerin ifşası, 2 yıldan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılıyor. Ancak ifşanın "hukuka aykırı yapılmaması halinde" ceza verilmeyecek. * İstihbarat faaliyeti çerçevesinde, hakkında suç isnadı bulunmayan kişiler arasındaki telefon konuşmalarının dinlenmesi ve kayda alınmasının suç oluşturmayacak. * Dinleme kayıtlarının, soruşturma sonunda iddianameye konularak kamuya açık hale getirilmesi suç olmaktan çıkıyor. Sanıkların özel hayata ilişkin konuşma ve bilgileri iddianameye girdikten sonra yayınlanması suç oluşturmayacak. * Tasarıya göre, haberleşme ya da özel hayatın gizliliği ihlal edilerek elde edilen kayıt, bir kere ifşa edilmişse, sonradan haber yapılması suç oluşturmayacak. Yasadışı dinleme kaydı, seks kaseti ve benzeri yasadışı materyallerin tamamı, herhangi bir internet sitesine yüklendikten sonra haberleştirilebilecek. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti TGC Başkanı Orhan Erinç, "tasarının aynen yasalaşması halinde özel hayatın gizliliği ilkesini yok saymanın hukuka uygun hale geleceğini, bundan da en çok gazetecilerin zarar göreceğini" söyledi. Erinç şöyle konuştu "Ceza infaz kurumlarının kapısında sıraya girmiş yüzlerce gazeteci ve yazarı dikkate alınca yasaya "evet" demem gerekiyor. Gazetecilik mesleğinin, gazetecilerin, özel yaşamın gizliliği ve masumiyet karinesi kavramlarının geleceğini dikkate alınca da "hayır" demek zorundayım. TGC'nin 1998'de yürürlüğe koyduğu ve Tüzük hükmünde olan "Türkiye Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi"nde şu mesleki kurallar yer alıyor * Gazeteci kamuya mal olmuş bir şahsiyet bile olsa, halkın haber alma, bilgilenme hakkıyla doğrudan bağlı olmayan hiçbir amaç için, izin verilmedikçe özel yaşamın gizliliğini ihlal edemez. * Kamu yararı adına özel hayatın gizliliğinin geçersiz sayılabileceği durumlarda bile hayatın kamuya açılan kesiti konuyla doğrudan ilgili olmalı. * Gazeteci, sanıkların ve suçluların akrabalarını, yakınlarını, olayla ilgili olmadıkça veya olayın doğru anlaşılması için gereği bulunmadıkça teşhir etmemeli. Tasarıya yansıyan yaklaşım ile gizliliğin iddianamelerle ya da bir yayın organı ile ifşa edilmesi halinde kaldırılmış ve saldırıya açık hale getirilecek olmasının sakıncalarına dikkat çekiyorum." AS/EÖ Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, kişinin özel hayatına dair başkaları tarafından bilinmesini istemediği özel alanına izinsiz girilmesini cezalandırmaktadır. YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ - 2015/4183 esas - 2015/18747 karar “Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, TCK’nın dokuzuncu bölümündeki özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı gizli suçlardan olup, salt gazetecilik mesleğini icra etmek ya da haber içerikli bir internet sitesi kurmak, kişilerin özel hayatlarına koşulsuz ve sınırsız şekilde müdahalede bulunma hakkı vermez. Bilinmesinde kamu yararı olan bir bilgiye ulaşmak saikiyle hareket edilmesi ya da tesadüfen böyle bir bilginin öğrenilmiş olması halinde dahi bu sonuç değişmez. Aynı şekilde; Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, politikacılar, bürokratlar, diplomatlar, bilim adamları, sanatçılar, sporcular gibi içinde bulundukları konum, mesleki faaliyetleri veya görevleri nedeniyle kamuoyu tarafından tanınan kişilerin, özel hayatlarının dokunulmaz ve gizli alanlarının, toplumda yer alan diğer kişilere oranla, daha sınırlı olması, bu kişilerin özel hayatlarına, ağır, ölçüsüz ve haksız müdahale de bulunulabileceği anlamına gelmez. Aksinin kabulü, kişilerin özel hayatlarını, Anayasal ve yasal korumadan yoksun bırakır. Basın ve yayın organları; bilgi edinme, bilgiyi yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını kullanırken ve habere ulaşmada, kamu yararını gözetmek zorunda oldukları için, haber içeriğinin görünür gerçeğe uygun ve güncel olup olmadığını özenle irdelemek, haberin verilişinde tahkir edici bir dil kullanmayıp, ölçülülük ilkesine de uygun davranmak mecburiyetindedirler. Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre, cami imamı olarak görev yapan mağdurun, rüyasında gördüğü bir şehidin talebine uygun olarak onun mezarının yerini değiştirmek amacıyla çok sayıda kişi ile beraber kazı çalışması başlatıp, bahsettiği şehidin mezarını tespit edememesine müteakip, sanığın sorumlusu olduğu internet sitesinde sanık tarafından hazırlanarak yayımlanan, “İmamın Şehit Rüyası Fos Çıktı” başlıklı haberde, kazı ile ilgili yaşananların yanı sıra, mağdurun daha önce görev yaptığı yerin muhtarı olarak ifade edilen kişinin atıfla, mağdur hakkında, “İmam…silahla yaralamadan tutuklandı ve hapse atıldı. Aylarca içeride yattı. Tabanca ile vurduğu kişi yaralı kurtuldu. İmamda bir müddet sonra tahliye edildi…çıktığında eski eşi ve çocuklarının annesi ile bilmediğimiz bir nedenle ayrıldı. Sonradan ikinci bir evlilik yaptı…cezaevinde kaldığı sırada psikolojik tedavi gördü…” şeklinde ibarelere yer verilmesinden dolayı sanığın TCK’nın 134/1-1. maddesinde özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, haber içeriğinin gerçeğe uygun ve güncel olduğu, verilişinde toplumsal ilgi bulunduğu kabul edilebilir ise de, daha önce kamuoyu tarafından bilinmeyen ve cami imamı olarak görev yapan mağdurun, eşinden ayrılık ikinci kez evlendiğine ve yaklaşık 12-13 yıl önce bir silahla yaralama olayına karışıp, bu nedenle cezaevinde bulunduğu esnada psikolojik tedavi gördüğüne ilişkin açıklamaların, mağdurun farklı basın ve yayın organlarınca haberinin yapılmasına ve toplumun dikkatini çekmesine neden olan kazı olayı ile fikri bağlantısının bulunmamasından dolayı haber verme hakkı sınırları içerisinde hareket edildiği ve hukuka uygun çerçevenin dışına çıkılmadığı kabul edilemeyeceği gibi, mağdurun geçirdiği adli soruşturmanın ve soruşturma sırasındaki davranışlarının, aradan geçen uzun zaman dilimine nazaran, özel hayatı kapsamında yer aldığı gözetildiğinde, içeriğini öğrendiği mağdura ait kişisel verileri ve mağdurun özel yaşam alanındaki olayları, kamu yararı bulunmadığı halde ifşa eden sanık hakkında, TCK’nın 134/1-1. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesine dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. TCK’nın 134/2. maddesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin ifşa edilmesi eylemi suç olarak düzenlenmiş olup, mağdurun kişisel ve ailevi hayatına ilişkin özel bilgilerinin başkalarına açıklanması eyleminin TCK’nın 134/1. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebileceği ve yerel mahkemenin uygulamasının da bu yönde olduğu anlaşıldığından, tebliğnamedeki, sanığın eyleminin TCK’nın 134/2. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacağına ilişkin suç vasfına yönelik eleştiriye iştirak edilmemiştir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu nedeniyle sanığın TCK 134/1 maddesi gereği mahkumiyetine ilişkin ssul ve yasaya uygun yerel mahkeme hükmün ONANMASINA karar verilmiştir.” Yukarıdaki yargıtay kararı ile özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ile gazetecilik, haber yapma hakkı, basın yayın faaliyeti arasındaki ilişki tartışılmıştır. Avukat Baran Doğan Hukuk Bürosu UYARI Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Makale Yazarlığı İçin Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur. Bildiriye göre "mahremiyet hakkı"; esas olarak kişinin kendi hayatını EN AZ MÜDAHALE ile sürdürmesinden ibarettir. Bu hak özel hayat, aile ve ev hayatı ile kişinin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü, onur ve itibarını, kişiyi olduğundan farklı göstermekten kaçınmayı, gereksiz ve utandırıcı şeylerin açıklamasını, özel fotoğrafların izin alınmadan yayınlanmamasını, casusluğa karşı korumayı ve HAKLI GÖRÜLEMEZ VE KABUL EDİLEMEZ YERLİ YERSİZ KONUŞMAYI, özel iletişimin kötüye kullanılmasına karşı korumayı, kişi tarafından gizli olarak iletilmiş ve elde edilmiş bilgilerin ifşa edilmesine karşı korumayı da içerir. Aslında kanun açıkça ve çok anlaşılır şekilde açıklamış. Hukuk dilinden anlamaya çok da gerek yok. Aslında bu ilkenin hukukla da çok alakası yok. Birini eleştirmeden önce bir kez olsun hiç ""BU KONU BENİ İLGİLENDİRMEZ?" diyebiliyor muyuz mesela. Çünkü inanın insanların hayatında ne yaşamış olduğu ve ne yaşayacak oldukları, hele ki hiç görmediğimiz bilmediğimiz insanlar açısından bizi,sizi hiç ilgilendirmez. Neydi ilk cümlemiz; ....fertlere, maddi ve manevi varlıklarını "istedikleri" gibi gelis¸tirip s¸ekillendirebilecekleri hu¨r bir hayat alanı tanınır. Lütfen önünüze sizi ilgilendirmeyen bir konu geldiğinde "bu beni ilgilendirmez" diyebilen bir toplum haline gelmek için çabalayalım. Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Yazar Mil Hukuk 18-04-2020 İçindekiler 1- Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Unsurları Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Oluşması Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Nitelikli Hali Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Şikayete Tabidir Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Manevi Tazminat Özel Hayatın Gizliliği İhlali Örnekleri Ceza Davasında Avukat Tutmak Zorunlu mu Ceza Davasında Avukata Vekalet Nasıl Verilir Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu Türk Ceza Kanununun 134. maddesinde düzenlenmiştir. Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlala eden kimse altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde cezanın altı sınırı bir yıldan az olamaz denmiştir. İkinci fıkrada ise Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde ceza yarı oranında arttırılır. Görüleceği üzere maddenin birinci fıkrasında özel hayatın gizliliğinin ihlali suç olarak tanımlanmaktadır. Gizli yaşam alanına girerek veya başka suretle başkaları tarafından görülmesi mümkün olmayan bir özel yaşam olayının saptanması ve kaydedilmesi cezalandırılmaktadır. İkinci fıkrada ise suçun basın yayın yolu ile işlenmesi durumunda suçun ağırlaşmış şeklini oluşturmakta olduğu açıklanmıştır. İkinci fıkrada kişinin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu ifşanın hukuka aykırı olması gerekir. İfşanın basın yayın yoluyla yapılması ise suçun nitelikli halini oluşturmaktadır. Anayasanın 20. maddesinde de herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulmaz. Nitekim özel hayatın gizliliği o kadar büyük öenemi haiz bir konudur ki bu amaçla Anayasanın 20. maddesinin son fıkrasına 2010 yılındaki düzenleme ile kişisel verilerin korunması hususu konuya ilişkin Kişisel Verilerin Korunması Ve Şirketlerin Yükümlülükleri makalemize bakabilirsiniz eklenmiş ve 2016 yılında ayrı bir kanun olarak Kişisel Verilerin Korunması Kanunu çıkartılmıştır. Nitekim 6698 sayılı kanununun amacı kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak olarak belirtilmiştir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde de herkesin özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu vurgulanmakla birlikte bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabileceği açıklanmıştır. Yine Medeni Kanunumuzun 23. 24, 25 maddeleri özel hayatın korunmasına ilişkin düzenlemeler olmakla birlikte Borçlar Kanunumuzun 49. maddesinde de haksız fiile ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Unsurları Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunda Fail ve Mağdur Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu herhangi bir kimse tarafından işlenebilir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu özgü suç olarak düzenlenmiş bir suç değildir. Yalnız Türk Ceza Kanununun 137. Maddesi nitelikli halleri düzenlemiş olduğundan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle, belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiştir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda mağdur bakımından özel bir tanımlama yapılmamıştır. Bu bakımdan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda mağdur herkes olabilir. Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Oluşması Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşması bakımından bazı şartların gerçekleşmesi gerekir. Kişinin özel hayatının izlenmesi, görüntülenmesi kayıt altına alınması, kamusal alanda da olsa mahremiyetini açığa çıkartacak bir durumun yaşanması fiilleri birer özel hayatın gizliliğini ihlaldir. Nitekim kişinin yatak odası görüntülerinin alınması, soyunma kabinindeki fotoğraflarının çekilmesi, evinde ya da başkaları tarafından görülmesi mümkün olmayan bir yerde izlenmesi, kayda alınması, paylaşılması gibi eylemler özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacaktır. Bir sırrın açıklanması da özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşturmaktadır. Örneğin hastanın sağlık bilgilerinin kişisel veri olmayan bilgiler olmak kaydıyla bir başkasına aktarılması durumunda özel hayatın gizliliğini ihlal suçu işlenmiş olacaktır. Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Nitelikli Hali Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda failin cezasını artıracak hususlar Türk Ceza Kanununun 137. maddesinde düzenlenmiştir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu; Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle işlenmiş ise verilecek ceza yarı oranında arttırılacaktır. Örneğin özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun bir doktor ya da sağlık çalışanı tarafından işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranında arttırılacaktır. Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde de faile verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun manevi unsuru kasttır. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu taksirle işlenebilen bir suç değildir. Bu yüzden bilerek ve isteyerek belirli bir amaç ya da saik olmaksızın özel hayatın gizliliğini ihlal suçu işlenebilir. Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Şikayete Tabidir Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun işlenmesi dolayısıyla failin cezalandırılabilmesi amacıyla soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabidir. Nitekim Türk Ceza Kanununun 139. maddesinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete tabi olduğu açık bir şekilde belirtilmiştir. Özel hayatının ihlal edildiğini düşünen kişi fiil ve faili öğrendiğinden itibaren 6 ay içinde Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunması gerekir. Aksi durumda şikayet hakkı düşecektir. Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Manevi Tazminat Özel Hayatın Gizliliğini ihlal manevi tazminat için öncelikle tazmiantın varlığını doğruracak unsurların gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti şarttır. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kanunda düzenlenmiş bir suç olmakla birlikte ayrıca bir haksız fiildir. Nitekim çoğu makalemizde yinelediğimiz gibi her suç ayrıca bir haksız fiildir. Haksız fiil ise Türk Borçlar kanununun 49. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre hukuka aykırı bir fiille bir başkasına zarar veren kişi bu zararını gidermekle yükümlüdür. Bu durumda haksız fiilin gerçekleştiğinden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir fiilin varlığı, zarar, illiyet bağı unusurlarının bulunması şarttır. Bu unsurların gerçekleştiğini varsayan kişi açacağı tazminat davası ile özel hayatın gizliliğini ihlal sebebiyle manevi zararının giderilmesini talep edebilir. Mahkeme haksız fiilin unsurlarının gerçekleşmiş olduğuna mevcut dedillerden kanaat getirmiş ise kişinin talebini kabul edecek ve manevi tazminata hükmedecektir. Özel hayatın gizliliğini ihlal manevi tazminat davası Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacak olup yetkili mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanununun 16. maddesindeki hususlara göre belirlenecektir. Özel hayat, öncelikle bireylerin kendilerini geliştirebilecekleri ve başkalarıyla mahrem ilişkilere girebilecekleri kavramsal ve fiziksel bir alana işaret etmektedir. Anayasa'nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesi gereğince herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesinde de herkesin özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu belirtilmiş; maddenin ikinci fıkrasında ve Anayasa'nın 20/2. maddesinde yasaya uygun sınırlama nedenleri sayılmıştır. Bundan başka, Medeni Kanun'un 24. ve 25. maddeleri ile hukuka aykırı olarak kişilik haklarına yapılan saldırılar koruma altına alınmış, bu hakların saldırıya uğramasının yaptırımı da Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesinde Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen Birleşmiş Milletler ...... Haklarına Dair Sözleşme de ise ......ları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşünce olarak benimsenmiştir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut davaya baktığımızda; bireyin mahremiyet alanının ve bu alanda cereyan eden eylem ve davranışlarının da kişinin özel yaşamı kapsamında olduğu açıktır. Mahremiyet hakkı ve bu alana ilişkin bilgilerin gizliliğinin korunması gerekmektedir. Davacıların tamamen özel ve aile hayatına ilişkin mahrem bilgilerin, isimleri ile birlikte ulusal basında yayınlanmasında kamu yararı olmadığı gibi kamuoyunda herhangi bir tartışmaya katkı sağlamadığı, öz ve biçim arasında denge bulunmadığı gözetilerek basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği de açıktır. Haberde kullanılan ifadeler, davacıların özel hayatına ve kişilik haklarına saldırı içermektedir. Şu halde; davacılar yararına uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, davanın redddedilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2016/10054 K. 2019/2145 T. Somut olayda ise; davacının dava dışı eşine kendisini aldattığı iddiasıyla boşanma davası açtığı, yargılama sırasında bu durumun ispatı için mahkemeye sosyal paylaşım sitelerinden elde edilen mesajların delil olarak sunulduğu, ayrıca davacının bu görüntüleri ve yazışmaları hukuka aykırı şekilde paylaşarak özel hayatın ihlal edildiğinin ileri sürüldüğü, davalı hakkında bilişim sistemine hukuka aykırı girme ve orada kalma, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek suçlarından kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalı eşi ile arasındaki boşanma davasında mahkemeye sosyal paylaşım sitelerinden elde edilen mesajları delil olarak sunmuştur. Gerçekte var olan ve Davacı-karşı davalı tarafından üretilmeyen bu delillerin, boşanma davasında ileri sürülen vakıaların ve iddiaların ispatı için kullanılmasında somut olayın özelliği gözetildiğinde hukuka aykırılık yoktur. Dolayısıyla davacı-karşı davalının bu eylemi ile davalının özel hayatının ihlal edildiği söylenemez. Öte yandan, belirtilmelidir ki, davalı-karşı davacı, davacı-karşı davalının anılan içerikleri boşanma davası dışında ifşa ettiğini ve yaydığını da kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece, davalı-karşı davacının özel hayatın ihlal edildiği iddiası ispatlanamadığından karşı davanın tümden reddedilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Karar bu nedenle 4. HUKUK DAİRESİ E. 2016/12458 K. 2019/1463 T. Özel Hayatın Gizliliği İhlali Örnekleri Özel Fotoğrafın Facebookta Yayınlanması Mağdurla öpüştükleri ana ilişkin fotoğrafları onunla beraberken açtıkları facebook hesabı üzerinden yayımlamak ve mağdurun çıplak fotoğraflarını başkalarına mesaj olarak göndermek suretiyle mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin özel görüntülerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda ifşa eden sanığın eylemlerinde zincirleme şekilde TCK'nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının oluştuğu; ayrıca, mağdurun, cinsel arzuları tahrik ve istismar eden, toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki 17 yaşında iken çekilmiş çıplak görüntülerini, kullanıcısı olduğu facebook adlı sosyal paylaşım sitesi üzerinden ... tarihinde yayımlayan sanığın, anılan tarihte gerçekleşen eylemi açısından, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra TCK'nın 226/5. madde ve fıkrasında tanımlanan müstehcenlik suçunu da işlediği anlaşılmakla... YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ E. 2019/... K. 2019/...2019 Cinsel İçerikli Görüntülerin Kaydedilmesi Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; sanığın, müşterisi olduğu erkek güzellik salonunda çalışan katılan ile salonun üst katında cinsel ilişkiye girdiği sırada cep telefonuyla gizlice çekim yaparak, katılanın cinsel mahremiyetine ilişkin görüntülerini kaydetmesi biçiminde sübut bulan eyleminin, sanığın lehine olduğu kabul edilen ve suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu gözetilmeden, aynı madde ve fıkranın suç tarihinde yürürlükte bulunan 1. cümlesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan hüküm kurulup, temel ceza 240 gün adli para cezası olarak belirlenmek suretiyle hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülmesi ve sanığa eksik ceza hükmedilmesi kanuna aykırıdır. Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olaylarını ve bilgilerin tamamını içerir. YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ E. 2019/.. K. 2019/10579 T. Mağdurun Bilgisi Dışında Çekilen Fotoğrafın Twitter Hesabından Yayımlanması Özel hayat kavramının; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olaylarını ve bilgilerin tamamını içermesi karşısında, kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibinin geçerli olduğu ve kamuya açık alana çıkan her kişinin, bu alandaki her görüntüsünün veya sesinin kaydedilip, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterdiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı nazara alınarak, mağdurun özel yaşam alanına ilişkin görüntüsünü rızası dışında kaydeden suça sürüklenen çocuğa, iddianamede eyleminin tarif edildiği de dikkate alınıp, CMK'nın 226. maddesi uyarınca TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 2. cümlelerinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanındıktan sonra, suça sürüklenen çocuk hakkında TCK'nın 134/1. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ E. 2019/5.. K. 2019/103.. T. Facebook Üzerinden Görüntü Kaydı Yapmak Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince; Kişilerin özel hayatının gizliliğinin ihlal edilmesi, TCK'nın 134/1. madde ve fıkrasının 1. cümlesinde suç olarak düzenlenmiş olup, özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bir olay ya da bilginin, özel hayat kapsamına girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, içinde bulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır. Ayrıca, bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, “kişisel veri” olduğunda kuşku bulunmamakta ise de, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü ya da sesinin, bilgisi dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi TCK'nın 134/1. madde ve fıkrasının 2. cümlesinde; rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması TCK'nın 134/2. madde ve fıkrasında özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında düzenlendiğinden, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü ya da sesi, yasal anlamda, TCK'nın 136/1. madde ve fıkrası kapsamında kişisel veri olarak değerlendirilemez. Sanıkla aralarındaki ilişkinin varlığını ve boyutunu kendisinde saklı tutan mağdurun, cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin özel yaşam alanı kapsamındaki fotoğraflarının, onun rızasına aykırı şekilde yayımlanması eyleminin, TCK'nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu gözetilerek, TCK'nın 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanun'un 139/1. madde ve fıkrası gereğince soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi olup... YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ E. 2018/83.. K. 2019/90.. T. Velayetin İspatı İçin Görüntü Kaydı Yapmak Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etmez Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yapıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kavramı kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kapsamına girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, içinde bulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, sosyal ilişkileri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır. Kişiye bağlı ve onun kişisel gelişimiyle ilgili olan özel hayatın gizliliği hakkı, evlilikle tamamen ortadan kalkmaz. Tarafların evli olmaları ve aynı konutu paylaşmalarından dolayı birbirlerinin kişisel eşyalarına ve özel yaşam alanına giren hususlara kolayca ulaşabilme imkanına sahip bulunmaları, eşlerin hiçbir sınır olmaksızın birbirlerini sürekli gözetleyebileceği ve denetleyebileceği şeklinde yorumlanamaz. Ancak, kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, özel hayata ait bilgileri okuma, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde, kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığından da söz edilemez. Bu açıklamalar ve incelenen dosya kapsamına göre; iddianamede yazılı dava konusu edilen videolardan ...adını taşıyan ve ...tarihinde kaydedilen 10 dakika 41 saniyelik video ile ... adını taşıyan ve ...tarihinde kaydedilen 5 dakika 13 saniyelik videodan katılanın çekim anında bilgisi bulunmasına rağmen TCK'nın 73/1. madde ve fıkrasında öngörülen 6 aylık sürede şikayette bulunmadığı gibi, kayıtların yapıldığı yer, çekim şekli ve ayrıntıları bilirkişi raporlarında yer alan içeriklerine göre, çözümü yapılan videolarda, katılanın sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş özel hayatının gizliliğini ihlale yol açacak herhangi bir konuşmasının ve görüntüsünün de kaydedilmediği; ayrıca, şikayete konu kayıtları, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, çekim tarihlerine ve içeriklerine nazaran, çocuklarıyla görüşmesinin katılan tarafından engellendiğine dair iddialarını ispatlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığı da kabul edilemeyeceğinden, sanığa yüklenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın CMK'nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince beraatine karar verilmesi gerekirken, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle sanık hakkında zincirleme şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir. YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ E. 2019/4369 K. 2019/8633 T. Gizli Kamerayla Çekilen Görüntülerin Kayda Alınması Otobüs terminalindeki tuvaleti işletmekte olan sanık ...'nın, bir firmanın yazıhanesinde vezne görevlisi olarak çalışan ve ihtiyacını gidermek amacıyla ile tarihlerinde tuvalete giren katılan ...'in ve aynı tarihlerde kimlikleri tespit edilemeyen diğer üç kadının özel görüntülerini, onlardan önce tuvalete girip, tuvalette bulunan çöp kovasına gizlediği ve farklı zamanlarda kamera fonksiyonunu aktif hale getirdiği cep telefonu ile kaydettiği olayda, Sanığın ikrarı, mağdurun beyanı ve dosya kapsamına göre; sanık tarafından değişik zamanlarda cep telefonu aktif hale getirilip, çekim yapılmasından dolayı fiili kesintinin gerçekleştiği, tuvalete girecek olanların sadece cinsiyetini önemseyip, tuvalete tesadüfe giren herhangi bir kadının fiziksel mahremiyetine ilişkin görüntülerini kaydetme amacını taşıyan sanığın, katılana karşı aynı suçu birden fazla işlemeye yönelik bir suç işleme kararının icrası kapsamında hareket ettiğinin ve suçun tek bir fiille işlendiğinin de kabul edilemeyeceği gözetilmeksizin, sanık hakkında farklı tarihlerde işlediği görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan iki ayrı mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken, “Sanığın suç teşkil eden eylemini değişik zamanlarda bir kişiye karşı birden fazla işlediği” biçimindeki dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle sanığın eylemleri TCK'nın 43/1. madde ve fıkrası kapsamında zincirleme suç şeklinde değerlendirilip, yazılı şekilde tek bir mahkumiyet hükmü kurulması, bozmayı gerektirmiştir. YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ E. 2018/47.. K. 2019/8084 T. İzinsiz Fotoğraf Paylaşımı Özel Hayatın Gizliliğinin İhlalidir Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan hüküm açısından; temel ceza belirlenirken, TCK'nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle, aynı Kanun'un 3/1. madde ve fıkrası uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi; ayrıca, TCK'nın 6/1-g madde, fıkra ve bendinde, ceza kanunlarının uygulanmasında, basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınların anlaşılacağının belirtilmesi karşısında, mağdurun özel görüntülerini, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan facebook adlı sosyal paylaşım sitesi üzerinden başkalarının görgüsüne sunan sanık hakkında, hükmedilen temel cezada, suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve sanık lehine olduğu kabul edilen TCK'nın 134/2-2. madde, fıkra ve cümlesi gereğince yarı oranında artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, anılan maddenin uygulanmaması suretiyle, sanığa eksik ceza tayini 12. CEZA DAİRESİ Ceza Davasında Avukat Tutmak Zorunlu mu Ceza davasının avukat ile takip ettirilmesi bazı durumlarda zorunlu olsa da bizce her türlü takibin avukat ile yaptırılması tavsiye olunur. Nitekim suçun maddi unsuru ve manevi unsuruna ilişkin gerekçeli savunmaların avukat tarafından yapılması sanığın yararına olacaktır. Bu bakımdan avukat ile takip her zaman düşünülmesi gereken bir durumdur. Ceza Davasında Avukata Vekalet Nasıl Verilir Ceza davasında avukata vekalet vermek isteyen kişi noter vasıtasıyla avukata genel dava vekaletnamesi verecektir. Vekaletin çıkartılmasından sonra vekalet avukata teslim edlir ve avuakt bu vekaletname ile davanın tüm sürecini anlaşıldığı şekilde takip eder.

özel hayatın gizliliği hangi durumlarda geçersiz sayılır